Yoruldum...
Hadrianus kapısına mevzilendim
Aç karnımı şenlendiren
Acıbadem kurabiye çay yanına sen
Nostalji vagonları geçiyor
Gözümün önünden
Ellerinmi üşüdü evlat
Anlat sıcacık yüreğinden
Geçenleri anlat
Kanadı mı çıplak ayakların
Kaç kere battı
Çigan müzikleriydi
Özlemini bana getiren.
Saçlarıma taktığım
Güllerdi seni büyüleyen.
Konuşmaya korkarım
Bir o kadar da geveze
Yaşlı ruhum yorgun
Taze hevesler var içimde
Dokunmaya çekinirim
Çabuk kırılır hemen de solarım
Sebepsiz de severim hüznü
Başak başak buğday tarlalarını
Öbek öbek dökülen
Sarı sıcak yaprakları
Ve
Serin serin esen
Bir yaz zamanı değmiştim yüreğine
Keskin bir bıçakla yazılırım sanmıştım kaderine...
Ellerimiz kenetlenir derken,
Mevzilendik elemin tam göbeğine
Aşığız severiz derken,
Nifak tohumlarını kendimiz serpmişiz
Hangi vakit
Hazan vaktimi
Çerağan vaktimi
Düştüm kollarına da
Sana aşığım diyemedim...
Yollar seni bana getirse
Yollarada şiir yazarım ben.
Uzayan, kısalan
Zift kokan.
Hiç bitmeyen.
Sımsıkı tutamadığın da
Sana uzanan eli
İnanarak öpmediğinde
Senin için çarpan yüreği
Elalem ne der diye
Ördüğün duvarların
Bu gün göller denizler
Okyanuslar birleşti de
Saramadılar beni
Avutamadılar sen gibi...
Güneş doğdu da üzerime
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!