Her zaman diyorsam
Israrla herzaman
Birgüne bir gün olur
Buza yazılmış bütün azap düşleri karbeyazıl
Kimilerinin bala bebeği,
Akla hayale gelmedik bela çiçeği kimi kimilerinin
Bir uctan bir uca oturup kalan bir yer saat
Saat saat sessizligi kovalayan duraklardan kar lapalariyla akip giden sehir yakasiz
Buz gibi bilinmedik trenlerin isiksizligi aksam karanligina kalan gölgelere vurarak
Söylesecek duvarlar aramaktan yorgun ve halsize
Mektuba yazarcasina uzaklara bakan ufuklar selamina katarak rüzgar hoyrat
Icindeki konusmayi özleyen
Nefes nefese dikeni dibinde kuruyan kenger
Kehten gelecek dolmusu bekler gibi hala agustos rengi toz toprak
Kavrucu soguklar kapisinda esse bile yilkiya arin
Hala unutuldugu daglarin tepelerinde yalniz ve yavrucak
Eskilerden kalma yagligin ac susuz katigini azigina sararak
Yerinden hic gitmeyen ölümsüz bir hikayanin kendi basina masalcisi gibi
Biraktigi yerde kalmayacak ne dün ne yarin
Saatin kaydedip biraktigi yerde
Baslayacak bitecek ve yeniden baslayacak, basladigi yerden sonra bitecek
Fosfor isiklarina carparak isik ve karanlik
Hududunu kimsenin bilmedigi yolculuklari birbirini izleyen bakislar arasinda
Ah be sen miydin cagla bagi
Kirmizibeyaz halkali sekerler kavanozdaki cocuksu
Sevinmeden sevmeye yarin kendi dükkanci olacak misketperverlik
Atölye söminede anne kucagi usul usul sayarak
Günü yaslanmis basiyla avaresini egleyen
Göcecek kis manzarasi güneye
Yüregi yaren kuslarla
Avlusu devri dünyasi dayali dösengeli
Ezel ezeliden beri yazisi görgüsü serpildikce büyüyen bahar bahcedir
Insan dogumlu topraksa kimi ciy kimi cali kimi koza kimi cayircimen
Dertlendikce kendi hakkinda sessiz sagnaga susmaz dinmez sohbete
Daglar hasretlikledir yol yolcuyla avara hasbihal…
Sefil kapinin gam köskünü bakip gecen misafirince konar göcerek
Burali degil bu kuslar, göcmen…
Sürükleyip götüren cirpinislarla yere göge bozbulanik
Boyasi solgun aksam olmaya yakinliga duvarlar sehridiyar sessizlik
Tuz basilmis yaralar gibi agri sanci kederlikte kol gezen harami
Burali degil bu kuslar, göcmen….
Kirlangic köskü tarlabayir heryer solgun sari kircicek
Onbeş onyedilik filan kız
Kırmızıyı kuşanmış giyinmiş üstü başına
Dokuz buçukluk civarı oğlana asılıp dururken otobüs bekleyen durakta
Duraktan öteye cadde boyu trafik
Ellerinden tutup okul çağına götüren anneleri İki göğsünü ikizlerine ayırmış saklamış ikizlerinin
Dıraktan gel beriyelerinde sehpanın üstüne naylon çorapları dökmüş saçmış
Olsaydi ki hayal meyale gönül mihrinden mihmandar
Sararmis gazeller yesil baharlardan fedakarlandigi yelleri yaziya yabana sürer savardi
Olsaydi ki yolun uzak semtinde yolcusuna gönül baglayip
Hancer yaman duldalarda müskülüyle eglenen han
Kendi kapisindan eskiyip giden zamana nedir bilmemeye
Olsaydi cigligi sevgi cevherine talip avaz divane
Ögle sonrasi ikindi sirasi
Yazilanlardan ne kalmis diye varip gittigim merdiven yokusu
Üst kata koridorun sonundaki sessiz sedasiz yoklama defteri gibiydi
Ne ögreten ne ögrenen oturdugum sirada yigili kaldigim
Hüzün boyali simsiyah bir tahtaydi temelli hoscakal yazdigim
Karli kisayazi gününde ellerim eski tebesir tozu hatirasiyla




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!