Serhat Çalışkan Şiirleri - Şair Serhat Ç ...

Serhat Çalışkan

Merhameti,kendime yar ettiğimden beri
sevmek çöldeki göl oldu bana
nice sevdalar yıktım gözlerim yaşlı
yalnızlık başı mağrur yol oldu bana

İstemeden uzattım değmezlere elimi

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Ben seni sevmedim,
Ben seni değil sevdamı sevdim,
Her düğünde içimi okşayan
Her şiirimde özgür bıraktığım
Bazen platonik,bazen çirkin,bazen yalan.
Ben seni değil

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Koşarsan peşinden,bir oynak yarin
Ahlar,vahlar edip; ölsen ne fayda
Eteğinde ot bitmeyen dağların
Tepesine güller diksen ne fayda

Aşıklar gamlı olur; içinde yara

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Boşuna,yaşamışım yirmibeş yılı
Çalıp çırpmak lazımmış bilmedim işi
Asalet,dürüstlük,mertlik birkaçı
Uğruna aç kaldığım değerler nerde

Lakap taktılar gariban diye

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

''Varacağın yerle aranda hep bir adım mesafe olsun''
Orhanın hayat felsefesi buydu.Tabi bazı zamanlar bu görüşü yanlış algılayanlar çıkabiliyordu,hedefe hiç varamamak zannedenler.Tabiki asıl söylenmek istenen hedeflerin hiç bitmemesi,ideallerin hiç eksilmemesiydi.
Orhanı yaşadığı kısacık ömründe iyimser biri olmaya iten güç bu felsefeydi,asla ümidi bitirmez,ve hep yapılabilecek daha iyi birşey olduğunu düşünürdü.
Bundan sekiz on yıl önce sadece arkadaşları okuyup beğendiklerini belli etsinler,yakınları hadi bakalım orhan oku bi şiirde efkarlanalım desinler diye yazarken,daha sonra işi kitap çıkarıp satmaya,daha sonrada kitap çıkarmasada ölümsüz şairler arasına girmeye götürmüştü.Gerçi bütün şiirler ve bütün şairler ölümsüzdü onun için,çünkü başka hiç bir şair yada yazar,o anda okunmakta olan yazı,veya şiiri aynı duygularla,aynı düşüncelerle yazamazdı,Belki türkiyenin şu an baş yazarı olarak gösterilen kalem üstadları,Mavi kolye adı altında bir roman yazabilirler,hatta bunu Orhana göre çok daha edebi kurallara,ve sanatsal çerçeveye uygun yapabilirlerdi.Yada daha okunabilir,anlaşılır bir dille yazıp,muhteşemi yakalayabilirlerdi,ama hiç biri Orhan kadar istekli ve ümitli yazamazlardı bu romanı,Çünkü onlar birer mavi derbederi değillerdi.

Etrafındaki insanlar bazen Orhana saçma sorular soruyorlardı,

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

O gece Orhan için çok sıkıcı geçecekti,çünkü evde yalnız kalmıştı.Amcası ve yengesi akraba ziyaretine gitmişler,kuzeni kahveye çıkmıştı.Üstüne üstlük cep telefonu bozulmuştu.saatlerce uğraşmasına rağmen tamir edememişti.Tamircilerde gece kapalı olacaklarından geceyi oldukça sessiz geçirecekti.
Eve giderken iki film almıştı,gerçi daha birinciyi seyretmeden sıkılıp bırakacağını biliyordu ama yinede hangisini alsam acaba diye yarım saat düşünüp seçim yapamayınca ikisini birden almıştı.

Filmi seyrederken, başrol oyuncusundan taraf olmadan seyredeceğim diye kendini kurdu, öyle ya filmde başroldeki aktör kırıp geçecek,bütün bir amerikayı savaş alnına çevirecekti.Bir defada ölen insanlardan taraf olarak seyredecekti,
filmi izlemeye başladığında taraf olmasına gerek olmadığını anladı,çünkü film bir macera,yada polisiye değildi,film tamamıyla salak bir yazarın hayatını konu alan,tam orhanlık bir komediydi.Annemi trenden nasıl atarım,kötü bir yazarın annesinin direktiflerinden sıkılıp onu öldürmek istemesi,ünüversitedeki edebiyat öğretmenininde eski karısını öldürmek istediğini öğrenmesiyle,
yazar adayı kahramanın seyrettiği bir filmden aşırı etkilenip çarpraz yöntemiyle hem annesini hem öğretmenin karısını ortadan kaldırma çabasıydı.Çarpraz yönteminde katiller kurbanlarını değişiyor böylece ortada iz bırakmadan hedefe varıyorlardı.Ama filmdeki yazar adayı biraz sakar ve panik biri olunca herşey arap saçına dönüyordu.Hocasına haber vermeden gidip adamın eski karısını öldürmüş,ondan kendi annesini öldürmesini istiyordu.

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

O sabah erkenden kalkmıştı.saat daha yediyi biraz geçiyordu.Ve işe gitmeyecek olmasına rağmen neden bukadar erken kalktığını kendiside bilmiyordu.Birkaç gün ara verecekti işlere,kendine vakit ayırması gerekiyordu,Öyle ya herşey para kazanmak değildi,kazandığı parayı huzur içinde harcayamadıktan sonra para kazanmanın ne önemi vardıki.
Önce Erdalın kafesinde kahvaltı yapmayı düşünüyordu,hem Erdallada bayadır muhabbet etmemişlerdi.Ardından berbere gidip saçı sakalı biraz adama çevirmeli,sonra kafa dengi birini bulup ver elini kapalı çarşı.

Erdalın kafesine girdiği vakit her zamankinden farklı bir atmosferle karşılaştı,sabahın köründe kafe nerdeyse hınca hınç doluydu,bu durum Orhanı çok şaşırtmıştı,çünkü genelde pek kalabalık göremezdi burayı.Bulduğu boş masalardan birine oturacaktı ama bulamıyordu,birkaç dakika aval aval sağa sola bakındıktan sonra,daha evvel bir iki kez sohbet ettiği öğrencilerden birinin oturduğu dipteki masaya yanaştı.Sadece bir tane boş sandalye vardı,ve belkide birine ayrılmıştı,ama nasılsa biraz sonra kafe boşalacaktı ve bu yüzden çıkıp gitmek istemiyordu.Erdal sana yermi yok der gibi Orhana bakıyorduki Orhan masada oturan gençlere yaklaştı
--Oturabilirmiyim
Masada dört kişiydiler,ama cevap verme hakkını kendinde bulan uzun saçlı genç karşılık verdi

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Orhan şaşkın,şaşkınlığını bastıracak derecedede isteksiz hamlelerle Nebiyenin kapısını açtığı odaya girdi.Nebiye dün odamı topladım demişti ama zaten odada toplanacak bir şey yoktu.Bir yatak,bir sehpa,bir bez gardrop,birde aynadan ibaretti,Yatağın üzerinde iki yastık olması,tekkişilk bir yatak olmasına rağmen,bir gece önce iki kişinin yattığını açıkça ortaya koyuyordu.Orhan odanın girişinde sağa sola bakınırken,Nebiye eline geçirdiği bir defterden birşeyler arıyordu.Odanın ortasında aynı salondaki gibi boş bira kutuları,ve iki bardak,birde kültablası vardı.Orhan bir kızın bukadar dağınık ve pis olmasını kabullenememiş bir ifadeyle
--İsterseniz ben şu kilidi takayımda gideyim.
--Öf yaaa! taktın sende kilide,biraz muhabbet edelim,canım sıkılıyor.Hem senin yazdığın bir yazıyı buldum onu göstericem sana
--Ne yazısı?
--Antolojiye kaydetmişsin,bir roman gibi bişey,hepsini okuyamadım ama en beğendiğim kısmı çıkartırdım
---Hangisi

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Dükkana geri geldiğinde,ortağı Memet onu bekliyordu.Hasanla girdikleri derin sohbetten,Orhanın kapıyı sinirle açmasıyla sıyrıldılar.Mehmet sanki Orhanın kendi dükkanına gelmesi şaşırtıcı bir durummuş gibi
--Hayırdır ortak ne işinvar burda
---Nedemek neişin var,
-Yok hani kilit takmaya gitmişsinde
--Gitmez olaydım
--Niyeki

Devamını Oku
Serhat Çalışkan

Hemen üst kata fırladı.Koltuğa oturup, az önce bıraktığı defteri önüne çekti.
Yazmaya başladı,artık ne yazacağını biliyordu.Saatlerir kendiini aramayan,mesajlarına cevap vermeyen,telefonu meşgule düşüren Maviye bir roman yazacaktı.Bunu neden yapmak istediğini bilmiyordu.Maviye roman yazınca ne olacaktı? Sanki Mavi ''aaaa ne güzel roman yazıyorsun'' diyip Orhana daha sıcakmı davranacaktı, yada roman yazınca fikrinden vazgeçip,''tamam kaldığımız yerden devam edelimmi diyececekti.
Hayır.aten bunun için yazmıycaktıki Orhan,tek istediği ona düşündüklerini ve onu kalbinin neresine koyduğunu anlatabilmekti,yoksa bir sanat eseri yaratmak değildi gayesi.
Maviyi kalbinin neresinde taşıyordu,onu nasıl tanımlıyordu kendine.Önce bunu bir iimlendirmek lazımdı.Mavi kimdi,Arkdaşmı,kardeşmi,ortakmı,dostmu,
Hayır bunlardan hiç biri cevap için yeterli kelimeler değildi.
Sevgilimi,eşmi,

Devamını Oku