Ararken mavi göğün içinde seviyi
Pembe pembe açıyorsun ellerimde
Açıyorsun bir de büyüyorsun gitgide
Tek dalında bin yemiş veren ağaç gibi
Çoğalıyorsun..
Yürüyorum.
beyaz zambaklı bir dere kenarından
orman ortası sessizliğe...
inceden kuş tüyleri yağıyor gecemize
kim bilir,
kar altından çekilen sularla birlikte
-Onur Kazan’a-
Ateş kızılı kesildi
Gece kuşağında gökyüzü
Bir yıldız dikti soluğunu üstüne
Yalnız bir çocuğun
Eteklerimi uçuran batı rüzgarıyla
Yosun kokulu denizin tütsüsü
Seni dolduruyor sonbahara
Yalnız değilim
Sokuluyor kokun boylu boyunca yanıma
Denizler geçiyor gecenin içinden
Kıyıyı yalayan, sonra usulca geri çekilen dalgalar..
Ağıraksak çıkıyorum merdivenleri
Nefesim kesiliyor
İki soluk arası hiç durmadan
Ölümü sorguluyorum
parçalanırken gökyüzünde ay
en çok neresinden akar kan
ne zaman incinir insan?
genleşen bir acıyı tutuverince orta yerinden
şaşarak bakarsın önceleri
günü gelince anlarsın ancak
Gökyüzünü diktim eğri bir iğneyle
bir bahar sabahı mıydı
hatırlamıyorum
çıtırtılarını duyuyordum yaprakların
düş gibi dolaşıyordu bulutlar
çivit mavisi damarından çatlamıştı
Bu yokluğun aynası yok mu,
O ayna,
Çoğaltıyor her yansımasında salt acıları.
Öyle edilgen ve öyle çaresiz ki
Toprağa düşmüş ezilesi sevincim.
Yüzün;
Eski zamanlardan kalan
İnce bir hüzün.
Durmaksızın ağlayan bir çocuk
İçime mavi buzdan kaleler döşüyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!