İğde kokuları dolmuyor artık
Penceremiz açık, gönlümüz kırık
Hayal içindeydi buğday tarlamız
Çevremiz hep harap, MİLLER kayboldu.
Gökkuşağım kayıp, sularım durgun
Her fışkın yeşerir renk olur, sarar gövdeyi dal olur, sardıkça dalı yaprak olur
Isınır mevsim, ısıtır bedenleri güneş, yakar suyun şavkı yüzümüzü gün olur
Sokulurum ilençli bir yara gibi umutsuz yüreğimle, şarkılarım dilinde lal olur
Ülkeme akan sularının şavkı yakar yüzümü, yaşamak seninle tam bir an olur
İliklerime işleyince kurşun-i gözlerin, kırıldı direncim
Rengi kuşkularla büyüyen bir geceydi sensiz günlerim
Ruhumdaki ağıtları, yüreğimdeki ağrıları bitirdi sözlerin
Islak yastığıma hüznünü düşürünce sevdaya düştü gönlüm
Sen utangaç mavilerin mart filizleriyle uykuların alaca rahminden düştün bu yaşam sularına. Karları taşıyamayan ağaçların pamuk döşekleri toplanırken uzaklarda, durağan bir çığlıkla merhabalarla güldün hayata. Yağmurla oyunlara açıp minik avuçlarını, yüreğinin dönencesine düşen gözlerindeki engin bakışlarla yürüdün yılları.
Sıkışınca yüreğin sevdalardan kaçarsın
Fırtınalı bir denizden boş çıkar oltaların
Karlı dağ zirvelerinde için için yanarsın
Söversin yalnızlığına, belki de ağlarsın
Serpilme vakti gelince çılgınlıklarının, sinsi bir ürperti kaplar bedenini. Acıların ustura ucunda bilenirsin durmadan, kahkahayla izlersin ağıtları. Prangalar vurulu yüreğin iskelet duruşlarında, ıssız bir limanda içersin son kahveni.
Hiç bitmeyecek bir şiirin sözleri yazılırdı sana,
Bobinler sana döner, senin için katlanırdı gazeteler
Seni sevmelerin alacakaranlık kuşakları açılırdı
Yorgun kelimeler bu şehrin üzerine düşünce…
Simsiyah bir gece akıyordu gözlerimin önünden. Bütün kalabalıkları geride bırakmış, kavgadan, ihanetten uzak kalışımın şerefine kadeh kaldırıyordum. Geleceğimi duvarlara çiziyor, melankolik sevdalarıma içli bakışlar atıyordum. Kendimle uzlaştığım, kendimi dinlediğim gecelerden biriydi bu ve ben yıldızlara seni anlatıyordum.
Bu çığlık ekili aşk gezegeninde yaşam ve ölüm çizgisinde geçer günlerimiz
Tekrarı olmayan bir film karesinde zumlanır zoraki ve asil gülücüklerimiz
Dönüşümsüz masallar ülkesinde yağmur yağar üzerimize ıslanır yüreğimiz
Her insan ömür sofrasından aç kalkar, doyumsuz lokmalarla biter şölenimiz
Kendi düşünün musluğuna eğilmiş dudak
Cümleleri emiyor inançsız mevsimlerde
Islanıyor ten, yağmur bulutla oyunlarda
İntihar bakışları gözde, yangınlarda şafak.
Yeni kurulmuş ülkenin topraklarına gömüldüm dün
Cennet kuşlarım vuruldu, dağıldı sendeki benim
Onlarca şiirlerim sızdı, eridi uyluk kemiklerim
Çatladı dudağım, silindi dualarım, kesildi sesim.
Hüzün kuşlarımın kanatları çamur taşırken baharda
Kanlı bir tükürük yol kıyısında
Yaz yaprakları çöpçünün kovasında
Gamlı gönlümde sarhoş meltem
Ömrünü sorguluyor adam bankta
Yaşlar damlıyor ağrılı dizlerine
Yıldız vuruyor çocuk sapanıyla
Yokluğuna düşüyor gözyaşım
Aynada hüzünlü yüzümsün
Kanımın delirmiş alevi
Poyrazında üşüsem ben




-
Ufkun Yaren
-
Ahmet Durgut
Tüm YorumlarBütün sorguların enleminden koparmıştım seni
İçimizdeki hoyrat sevilerin çarşafına tutunarak
Dudaklarımdaki istem ötesi hareket olmuştun
Ellerinin hoyrat kelepçelerinden sıyrılamadan
Duvardaki saatlerin zembereğine dolanmıştın
Tebriklerimle..10 ve listem..Ufkun YAREN
TEBRİKLER... sn Selahattin Yetgin... başarılar diler, saygılar sunarım. Esen kalınız.