Hoş geldin,
Safalar getirdin,
İki bin on üç!
Zamanla
Sana da alışacağız
Dostum olmadığın için dilini,
Kültürünü hem de siyasetini,
Ekonomini ve ticaretini
Öğrenmek azmimdi; ne mutlu bana!
Hep çıkarlarını kolladığını,
Seni aptal sansınlar,
En iyisi aldırma;
Çağı fazla aşanlar
İstemez seni asla.
Lâkin haksız olsalar,
Düşmanla çevrili dört bir yanımız;
Sahte dostluklara sözde kanarız.
Biliriz kimin ne yapacağını;
Ulusum bırakmaz alacağını.
Su uyur, düşmansa hep fırsat kollar;
Dal kapıya çarpar esince rüzgâr,
Postacı sanırım, gözlerim arar;
Sararmış, kıvrılmış bir yaprak uçar,
Âdeta el sallar, yârden haber var...
Kuş pervaza konar düşünce yağmur,
Dost parmak ısırır, yağı çekemez
İlle Ağustos’ta saymakla bitmez,
Yengilerle dolu şanlı tarihim;
Birlik beraberlik has özelliğim.
Kederde kıvançta hep paylaşanız,
Ivır zıvır konu olur,
‘Cuk! ’ oturur, şiir olur.
Hatta bazen yazı olur;
Olur, olur da kim okur…
Pire bazen deve olur,
‘Önce, sağlık! ’ deriz, pek aldırmayız;
‘Biraz varlık! ’ deriz, fazla koşarız…
Ortayı bulmayı hep arzularız;
Nedense, bir türlü başaramayız…
İyiyiz, güzeliz, zekiyiz fakat
Saygı varsa, sevgi bir anlam taşır;
Saygı da, sevgi de karşılıklıdır...
Korkudan sayarsan, bu saygı olmaz;
Böyle bir saygıdan sevgi de doğmaz...
Özüne saygısı yoksa insanın,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!