Sorma bana derdin ne diye
Sana anlatamam ki
Sana anlatsam içinde tutamazsın ki
Sen bir mum, olamazsın ki
Olsaydın anlatırdım, ama değilsin
Bir mum ve alevinin ışığı
Vurgun yemişti, kimse görmedi, yaralıydı gönlünden
Omuzları çökmüştü, çektiği dertlerin yükünden
Haykırışları taşarcasına ta yüreğinden
İhanetin en acısını yaşadı, sessizce derinden
İsyan etmedi, çektiği acılara, dedi “kaderimden”
Ne sevdiği yârinden görmüştü, bir vefa
Bu şehri İstanbul ki
İçinde ne sırlar saklar
Ne âşıkları yolcu etti
Bu sessiz kaldırımlar
Dilsiz sanma oku bak
Yeşeren yapraklara açan çiçeklere bak
Yeni mevsim yeni umutlarıyla gelir
Silkin sende sevdiğim bahar geldi bak
Umutsuzluğa yer yok lügatımızda
Her gelen bahar yeni bir başlangıçtır
Yollar kesti yolumuzu
Kavuşmak şimdi uzak ihtimal
Nereye varır bu işin sonu
Bilinmez ki zor sual
Bir kısır döngü sanki hayat
Erise duygularımız bir mum tabağında
Sen ve ben biz olsak o mumun ışığında
Sımsıkı sarılsak hiç ayrılmasa ellerimiz
Bize eşlik eden mum ışığı birde sevgimiz
Eziyet edip olma ki ağlatanlardan
Hayır, dua edenin olsun ardından
Hayırda yarış geri durma hayırdan
Cömert ol ki giresin cennet kapısından
Kollarımın arasındasın
Mavi gözlerinde kaybolmak ne güzel
Yumuşak bir kadife gibi
Gül kokulu ellerinden öpmek ne güzel
İnce bir gül dalı gibisin
Dur da bir bak tükenip giden ömrüne
Takvimden kopan yaprak mı sandın
Nefsine uyup işlediğin günahlardan
Bir şey olmaz kurtulurum mu sandın
Kapansın perdeler görmesin gözlerim.
Yalan dünya gayri seni neyleyim.
Açıldı gözümün perdesi işte tek hakikat
Ölüm ölmek değilmiş gayri hayatı neyleyim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!