Şu laciverdi gök, kızıl ufuklar
Olmayan aklımı başımdan alır
Ezelden ebede bu yolculuklar
Kafdağı’na doğru evren ufalır.
Arzular bir sürü gütmek isterim
Unutmadım hatır koyma ne olur
Adını hep ana ana gelirim.
Rüzgârınla gökyüzünde durulur
Diyarına döne döne gelirim.
Savrulsam da hudutlardan hududa
Bilemem bendini ne vakit yardı
Tersine akıyor nehirler şimdi
Evvela kendine saygı duyardı
İnsanlık neslini zehirler şimdi.
Fakirin sırtından geçinir beyler
Gizemi, gölgene çekerdi beni
Bitmezdi hoşbeşi söğüt ağacım
Kesmiştim elimi keserken seni
Olduk kan kardeşi söğüt ağacım.
Üflerdim sevdaya sürgün dalını
Gelin dostlar meclisinde
Erenleri söyleşelim.
Hak yolunda hakka gönül
Verenleri söyleşelim.
Kurban olup bu ellere
Vekilleri saraylarda, kasırda
Süzüm süzüm süzülüyor azizim.
Asılları sürünür bu asırda
Sanma kimse üzülüyor azizim.
Gariplerin feryadını duyan yok
Cümle âlem aşinadır adına
Sofraların baş tacıdır tarhana.
Asırlardır doyamadık tadına
İçen sana duacıdır tarhana.
Kış günleri biçilir mi pahası?
Umut bir bahardır ömrühayatta
Kalbin kanatlanır sevinçle uçar
Aşk uçsuz bucaksız sır tabiatta
Hislerin dörtnala içinden geçer.
Umut bir bahardır rengi cümbüşün
Yaşanılan bu kaçıncı zelzele
İzanımız kaldı göçük altında.
Bin musibet geldi başa, nafile
İrfanımız kaldı göçük altında.
Yüreğimiz kuşatılmış faylarla
Meydan kahpe feleğin keyfince tozar şimdi
Sabır taşana değin azdıkça azar şimdi.
Baş bildiğini okur, ayaklar mekik dokur
Caddeler fokur fokur nisyanı yazar şimdi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!