Tebessüm serpilmiş ay gibi çehre
bülbüller tünemiş sanki bu şehre
gülüşünden damlat bir hırçın nehre
gül bitsin düştüğü yerde sevdiğim.
Razıyım aşk ile yoğrulan derde
Kayıyor bulutlar, meçhule doğru
sevda sustu, nazı kaldı sevdiğim
çağırsam gelmez ki vefasız yıllar
ömür geçti, azı kaldı sevdiğim.
Dualarım düşer, kutlu sabaha
Belki benim gözlerimdi yanılan
Yüzünde parlayan nurmu sevdiğim
Selamsız sabahsız sendin anılan
Gururun önünde sur mu sevdiğim?
Bu nasıl iş, sevda sırrı çözülmez!
Sen gece yeryüzüne düşen dolunay'dın
Enginlerde filizlenen taze buğday'dın
Menekşenin renginde sen, denginde sen
Ah, nereye düşse bakışlarım, ordaydın.
Selâm olsun sana, ey ıssız dağların kızı!
Bu ömrümün serencamın da
Gelir geçer mevsimler aylar
Ve sen gönül bahçemde hiç solmayan
çiçekli daldın sevdiğim.
Geldi geçti bir alem ömür burcumdan
Gönlümün yamaçlarında bir sen kaldın sevdiğim.
BİZİM HİKAYEMİZ
Bir aşk şiiri misali,
bizim hikayemiz…
tozlu raflarda hiç okunmamış,
Bir ruhun eli dokunmamış...
Cümleler hüzünlü, özlemle başlar
Yerinden oynadı en aziz taşlar
Gözümden süzülür vedasız yaşlar
Yağmur izlerime düştü bu akşam.
Gönül'e yüklenen gamlı bir yastı
Kulaklarımı sağır eden bu ayaz
bir insan her gün mü özleminden yaralanır
yaralanır mı bir insan can damarından
bu soğuk, bu ayaz
kırklar dağının karından...
Bu deli gönlümü hor görme sakın!
Hicran dudağında zar olsun da gör!
Bir menzile doğru yaparken akın
Asi dağlarında kar olsun da gör!
Kılıç gibi keser her demde zaman
Bu gönül ki aşka hayran
Gülüm sana başka hayran
Ve bu dünya nasıl devran?
Döner döner aşka vurur.
Bir rüzgâr ki iş bu an'dan




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!