Yollarıma örülen güneş seddi duvarlar
Beni can sevgilimden ayırmak ister gibi
Aşk ile nefis harbi, okla açılan gedik
Gönlü ufak huzmeyle doyurmak ister gibi
Ey sözüne müptela, gözüne lal olduğum
Hoş geldin gönül nurum! Sonsuz saadetsin sen.
Gökkubbe mümessili ulu bir mâbedsin sen
Batın, zâhir şahâne, emsalsiz mimârinle
Yalan dünyâda saray ve hatta cennetsin sen
İblisin fetvasıyla aşk, idam sehpasında
Tekrar eder keşmekeş kurtların sofrasında
Bu asrın prangası aşık ayaklarında
Bu zaman, çiçekleri soldurma kararında
Sen ki en son baharın kardelenisin baba
Bitecek bu kış kıyamet
Cihana bahar gelecek!
Açmaya azmetti güller,
Solana bahar gelecek!
Hakikat girmez kefene,
Sevdikçe akar gözyaşı
Bu sevda kemikte bıçak
Tenhalarda yaşanıyor
Bu sevda kanundan kaçak.
Kanımın vampiri nizam
Bedenler siper oldu, harp ve darpe direndi,
Selalar birer mehter, ezanlar da sirendi,
İstihkak tamam oldu, kulak duydu, öğrendi.
Bir misal gerek bize saadetli asrından.
Gayretleri devşirsek ellerinin nasrından,
Mübarek vakit göçtü bu diyardan cennete
Ahlak timsali dosta son bir kez selam olsun
Fakir fukara dostu gönlü engin bir kuldu
Hoş bir sedayla giden üstada selam olsun.
Çok kirlendi yeryüzü senden sonra
Ben de gökyüzünü seçtim kendime
Ötelerden ikimizi de seyreden yıldızları
Seni bana anlatan yıldızları
Herbiri sanki senden bir parıltı.
Vesvese ah vesvese
Şuyu vukundan beter
Kardeşten zehr kardeşe
İçme kardeşim yeter.
Yürek pazara çıktı
Hakkın yolu gönüllerde
Üç günlük dünyada değil
Lezzeti, yolda cefada
Sanma ki sefada değil.
Anılmak istedi Rahman




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!