Her gönül her sine firakta
Gözyaslari akar,müslüman kanı akar
Suleyman'ın Davut'un Isa'nin bastığı bu toprakta
Dualar feryatlar her bir dudakta
Kudus Selahaddinini aramakta
Kudüs'te nice güller henuz tomurcukta
Bilmezsin
Nereye gidecek bu gemi
Nereden esecek rüzgar
Hangi kıyıya vuracak ansızın
Hayat denen bu uçsuz denizde.
Gelir ki bir zaman
Aşkla doğup anadan
Aşkın milletiyiz biz
Aşkla sevip alemi
Hakkın davetiyiz biz.
Gözümüzü dolduran
Bir ırmak misali akar
Gider ötelere emsalsiz bir azimle
Sonra döner bakarsın da geriye
Tüm hayat birkaç basit cümle.
Açılan tüm yaralar
Yaşamak zor sanatmış meğer
Dünya düzeni üzerine geliyorsa eğer.
Her sabah uyandığında baktığın ayna yorgun
Yaşamak bazen ansızın bir vurgun.
Bir dava ateşi bu yüzyıllardır yanıyor
Yürekte bir ateş, ümmetin bağrında kanıyor.
Ağır geliyor kaldıramıyoruz Hakk'ın sancağını
Bundandır ki kanla dolduruyor zalim anaların kucağını.
Bilinmeyen yalnızlıklar
Hep vuslata aşıklar.
Karanlığı bile ürküten kuytularda
Camı buğulanmış loş bir odada
Görmez kimseler
Tıkandı yollarımız
Senden yol bekliyoruz
Yoruldu kollarımız
Bir mecal bekliyoruz.
Çare, gayret ihtiyaç
Bir yıldız doğar ansızın
Düşlerimin gökyüzünde
Bir yıldız ki diğerlerinden farklı
En parlak, en canlı, en nazende
Pembe bir yanak, tatlı bir tebessüm bırakır
İster istemez utangaç yüzünde
Kudüs'e uzansaydı destursuz bir namahrem
Gönderirdi ordular askerler kan-ı kerem.
Sonra düşünce bizler asırlık dalalete
Gark oldu Kudüs elem, figan, zulmete.
Osmanlı Kudüs'ünde koşuşturan çocuklar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!