Yalan dünya üç kuruş içindir bunca fesat
Fesadı eken eder elbet ateşten hasat.
Firavundan geriye kalan sadece zulüm
Sana ödüldür lakin ona cezadır ölüm.
Gökleri kurşun rengi; Hüdavendigar şehri,
Atmış gibi üstünden, ye’sin mahsülü zehri
Birkaç diyar öteden almış gibi haberi
Baktım Ulu Cami’ye avluda ikram var,
Şam’da sabah ezanı, Bursa’da şen bayram var.
Son buldu sonlu olan sonsuz zamana geldim
Bitti ömür çilesi, büyük fermana geldim
Gezip durdum yaralı, bu vefasız alemde
Sinemdeki derdime Haktan dermana geldim.
Özler dururdum asıl yari nemli gözlerle
Secdettim huzurunda tutmaz olan dizlerle
Gözlerinden alıp hasretin rengini
Sana susamış özlemler yaşamaktayım.
Bir köz var sanki çırpınan yürekte
Sevgimin bedeli yangınlarla yanmaktayım.
Bereket ecre
Milattir fecre
Derman dillere
Koku güllere
Güller seherde
Bülbül seferde
Bambaşka iklimde yaşardın sen
Hakk ile dolardın, taşardın sen
Ezanların ile coşardın sen
Bilaller dermansız senden sonra.
Avcunda dillenen taşlar vardı
Sen ey mehtabın sesi, karanlıklar lambası
Gökte asılı duran kurtuluş intibası
Sen nazlı güzel sonsuz gelecekten bir ışık
Ben ki gönlünden taşan parıltılara aşık
Sen ötelerden sefir ben gönlü kanlı katil
Sen içimde ölensin ben nefes alan gafil
Gözünün yaşına ırmak dediler
Afro amerikan en garibansın.
Kanını içtiler, şarap dediler.
Zalimin gözünde parya, yabansın.
Pamuk tarlasına gömüldü insaf.
Gönül toprağın münbit, merhametin suyudur
Nasip; fırtına yahut sinek vesilesiyle
Tohum oldum da vardım ülkene her yan yağmur
Mülkünden bir mükafat ukba ihalesiyle.
Fidan olurum birden, hikmetini bilemem
Sağanak sağanak alevden mızrak,
Püskürüyor şehre lavlar saçarak.
Yollar ateş, sokak ateş, ev ateş,
Sırları söndüren şu dağlar ateş.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!