Sessiz sedasız terk ettin yuvamı
Lakin şiddetli bir kasırga bıraktın
O gece göklere kadar kabardı gönlüm
Sarp dağlardan savrulan bir dere oldu gözyaşlarım
Yıktı, darmadağın etti sinemi
Bir sel gibi alıp götürdü yüzümde açtığın gülleri
Kuşun biri geldi
Pencereme tünedi
Saatlerce cikledi
Ben neşeli sandım
Sevgilisine gitmiş
Oradan geliyor
Kusuyor insan
Aşk denilen tiyatrolarda
Helal olsun doğrusu
Bu kadar rol çaba
Bir hiç için
Bir parça et için
Mekke, yolların son bulduğu
Dalların rahmete durduğu
Çöllerin bahçe olduğu
Kutlu şehir
Ruhumu suyunla emzir
Gönlümü tozunda dinlendir
Gelin şiirle ayak basalım
Kutsal Topraklar'a
Atalardan ilham alarak
Aşk iksiri için tas daldıralım
Zem Zem'li Kuyular'a
Sahabiden ışık alarak
Küçük bir kutuda saklıyorum adını
Dört bir yanında kahve kokusu
Kaybettim, nicedir arıyorum anahtarını
Kırk yıl hatırı vardı, yüz hatlarına benzerdi dokusu
Ancak çıkmadı henüz kırkı
Avuturdu gönlümü pek sıkı
Kuyudaki Yusuf gibiyim
Çaresizim
Elim kolum bağlı
Yüreğim çarmıha gerilmiş gibi
Bu yaraya şifa bulmak için,
Bir Lokman Hekim olabilmek için
Caddelerden sokağa sürükleniyor kalbim
Denesem de olmuyor işte
Yapamıyorum
Her sevgi içimde kayboluyor
Çarpıyor gönlümün duvarlarına
Çırpınıyor durmadan
Tomurcukları kurut öyle git
Yeni baharlara lüzum yok
Artık sahte sevgilere gönlüm tok
Hislerimi köz ateşte erit
Manga'yı dinledim
Bir kadın çizdim
Parmak uçlarım kanadı
Alıp içime gömmedim
İçim gözyaşı doldu
Boğulur diye korktum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!