Dizelerin altına yorum yazan da YANDI
YORUMU yorumlayıp söze döken de, neydim!
DAYANDI onca şeye, bu da geçecek sandı
Geçmeyen yangın yeri, böyle FORUMU neydim!
Merhaba Dostlarım, Can'larım…
Değişen dünyamızda her şey gibi insan da değişiyor, değerler de, olanaklar da...
Değişmeyen tek şey, doğan ve ölen can'lar...
Ve bu can' ların, Sevgi kadar kötülükleri de barındıran yüreği.
İşte özel günler özel anlamlarıyla, yüreklerde ki kötülükleri silen bir silgidir, sevginin gücüyle.
Nedir bu heyecan bu tutku, derin?
Zamansız titreyen yürek telim
Kıpır kıpır!
Önüne geleni silip süpüren
Sevgi selim...
Elin umurunda olmayan, benim!
Elimde üç baskı yapmış iki yüz yedi sayfalık bir kitap var. İnternet ortamından uzakta derinliğince ve defalarca okuma olanağı bulduğum bu kitabın adı Türkçenin Nakışı CİNAS idi.
Sözlü ve yazılı edebiyatın vazgeçilmez unsurlarından biri olan Cinas, hem zor hem de kolaydır. Dili bilmeyen, sözcük dağarcığı kıt ve derinliksiz biri için Cinas zordur. Oysa bütün bu olguları bünyesinde taşıyan biri için kolaydır Cinas. Eğitim düzeyi ve sıfatı ne olursa olsun, Cinası her insan başaramaz. Zira Cinas aynı zamanda kıvrak bir zekâ ve estetik işidir. Bu anlamda okuyup etkilendiğim ve edebi kültürümüze olumlu katkılarda bulunduğuna inandığım bu kitapla ilgili naçizane izlenimlerimi sizlerle paylaşmayı sorumluluk bildim. Tabii burada kitabın değerli yazarının engin hoşgörüsüne inancımla gerek kitap gerekse şahsı hakkındaki iyi niyetli duygu ve düşüncelerimi dile getirmekte kendimce bir mahzur görmedim.
Cinasla ilgili bilgilerim öğrencilik yıllarımda öğrendiklerimle sınırlı iken, ilk kez elimdeki kitapla zengin örnekler, ayrıntılı açıklayıcı tanımlar ve akıcı anlatımıyla başlı başına edebi bir sanatın bütün inceliklerini öğreniyordum. Bu derece alt başlıklarla örneklendirilmiş bilgiyi derli toplu olarak bir arada ilk kez görüyordum. Bu kitapla bir kez daha güzel dilimiz Türkçemize ve onu var eden, zenginleştirerek emek ve özenle geleceğe taşıyan değerlerimize derin sevgi, saygı ve hayranlık duydum.
Dokuz bölüm ve her bölümün kendi içinde alt başlıklara ayrıldığı kitap, değerli şair Yavuz Bülent Bâkiler in güzel Türkçemize vurgu yaptığı kısa dizeleriyle başlıyor. Hemen ardından yine değerli şair - gazeteci A.Süreyya DURNA nın anlamlı sunumuyla daha başlangıçta okuru kendine odaklıyor. Sunumun ardından kitabın yazarının kısa ön söz yazısıyla içeriğe geçiliyor. Konu başlıkları dokuz ana başlık altında sınıflandırılmış ve her bölüm ayrıca kendi alt başlıklarıyla, zengin örnek ve tanımlarıyla Cinas sanatının algılanması kolay ve anlaşılır kılınmış. Son derece seçkin şiirlerle örneklendirilmiş kitapta yazar, konulara uygunluk derecesine göre en az kendisi kadar (hatta daha fazlasıyla) başka birçok şairin eserlerine yer vererek dostluğun ve paylaşımın güzelliğini öne çıkarmış. Kitap yazarın son söz yazısı, kısa biyografiler, sözlük ve kaynakçayla sona eriyor. Tabii bu arada son söz yazısına dikkat çekmek istiyorum. Zira orada tarih var, insan var, kültürümüzle yoğrulan bir geçmiş ve gelecek var. Ulusal kültürün uluslararası kültürlerle harmanlanmasında büyük yeri olan değerlerimiz var.
Attığın oklarla örselediğin ruhum seni sevmekten asla vazgeçmeyecek...
Bu kadar canımı yakmanın, öfkelenmenin gerekçesi ölesiye sevmem mi seni?
Yoluma döşediğin mayınları tek tek ayıklayıp yok edecek kadar gözü kara sevmelerim, bilesin!
Boynuma doladığın her ilmek, sana bitimsiz aşkımın, bağlılığımın gücüyle çözüldükçe ruhumu örseleyeceğini biliyorum elbette.
Yaratan verdiği bu canı benden alana değin, sana olan bu tutkum, bu koşulsuz bağlılığım sürecek alabildiğince.
Seni seviyorum! Seni seviyor…
Saygıdeğer Kardeşim, Osman ÖCAL Dost’ a...
O’ nu ilk kez “Yeni Edebi Akım: Gülce” grubumuzda tanıdım. Gülce’ ye gönül vermiş, yeni bir heyecan ve öğrenme azmiyle dolu, eleştiriye açık, son derece mütevazı ve saygılı...Eğitimci kimliğinin katkısıyla derinleşen sabırlı ve hoşgörülü... Çalışkanlığı, dürüstlüğü, kendisiyle barışıklığı ve merhametiyle değerli bir dosttu. Tevekküllü ve ketum, yanıyla birlikte duygularını ilk anda belli etmeyen...Sevip saydığı, inanıp güvendiği noktada önünde engel tanımayan dürüst ve ölçülü bir insandı.
•Kalemi güçlü bir şair, iyi bir eğitimci olduğu kadar yüreği dağlı bir baba...
1954 - 22 Haziran 2007..
Bugün aramızdan ayrılışının ikinci yıldönümü… Bu kadar erken gitmekle iyi mi ettin kötü mü, bilemiyorum Sevim! Niyeydi bu aceleciliğin? Yaşanacak onca şey varken, bir anda sırtını dönerek her şeye… Hayallerine, sevgiye, aşka dair özlemlerine. Tanrı nın hep iyi kullarını erkenden yanına aldığını düşünürdüm... Aklım karıştı, yanılmışım! Artık iyileri de kötüleri de zamansız alabiliyormuş...
Güzel dost, can arkadaşım; buralara bahar geldi... Her yer yeşillendi, cıvıl cıvıl, bir görsen! Oralarda aynı mı? Sahi, neden bilmediğin bir dünyaya gittin, bir başına..? Şart mıydı oradaki cennete koşman..Buradaki yetmedi mi? Nasıl bir cennet ki, bunca sevenini, sevdiğini bırakıp gidebildin? Bir başına ne yaparsın, ne edersin oralarda...Yoksa gizli sevenlerin mi var..?
- Yaratan ipine aklı ve yüreğiyle tutunamayanlardır, yaşam darağacında asılı kalan...
iyi günde olduğu kadar kötü günde de bir ve bütün olabilme umut ve istenciyle... -
"Hapsettiğim duyguları
Saldım işte yazıyorum.
Ellisinden sonra şair
Oldum işte yazıyorum...Fatma Biber "
***
Yedikçe doymayan sersefil dünya,
Bir dirhem sefanı vermedin gittin!
Tükettin ömrümü ey gâfil dünya,
Adalet hırkanı örmedin gittin!
Başımız Sağ Olsun...! -
Başımız Sağ Olsun...!
19 Haziran 2009…Gecenin bir saatinde kalktım..Nedense uyku tutmadı gözümü..Saatler 04.00' ü gösteriyor..Ya kitap okumalı ya da bilgisayarın başına geçip yazmalı...Açtım bilgisayarı..Bari radyoyu da açayım, müzikle çalışmayı severim nasılsa, ...