Eskiden telefonun başında beklerdim aramanı
hep aynı saatte
yani sabah yedide
Çalarken telefon yüreğim ağzıma gelirdi
ellerim titrer ve sesim kesilirdi
ÇOCUK
Topraklar çatlamış orta yerinden
çırılçıplak kalmış satır başı susmalar
çaresizliği fısıldar şairler
delik deşik olmuş tüm renkleri
Sevip de söyleyememek
söyleyip de dokunamamak
dokunup da hissedememek
gitmek isteyip de gidememek
kalmak isteyip de kalamamak
Arap saçı olmuş duygular
Ve git...
Şiirlere vur kendini
ölürcesine
ve sabahsız gecelere kilitle
korkmadan
acıyan yüreğini okyanusun derinlerine at
Sen rüyalarda büyüttüğüm sevgili
acısıyla tatlısıyla sevdiğim kadın
iki bedende besledik sevdamızı
okyanusların ötesinden korkusuzca
şimdi zirvedeyken aşkın
tepe taklak ettiren nedir bizi?
Sen yanımda olduğun zamanlarda
elleri cebinde yürüyenlere üzülürdüm
şimdi sen gittin ya
doldurdum tüm hüzünlerimi sol yanıma
ve başı eğik, elleri cebinde
tek başına yürüdüm senin hayalinle dolu sokaklarda
Söyle İstanbul söyle kaç dilde seviyorsun
Haydi söyle kendine kimleri aşık ettin
Bende yeşeren aşkı anlattım biliyorsun
Sen aşkın kazanıydın beni hep kaşık ettin
Gece yarısı saat bir buçukta
Sabahın gelmesini beklemeden
Sessizliğin hüküm sürdüğü
Gölgelerin nöbet tuttuğu zamanda
Ay ve yıldızlar şahitliğinde
Git dedin bana ve ben boyun eğdim
O bilmiyor...
halbuki ömrümü yoluna heba edecek kadar..
bastığı yolda taş olmayı hayal edecek kadar..
büyüktü sevdam
Ahh yar ecelimi koluna takıp gittin gideli
RÜYALARIM D/ÜŞÜYOR
Kalabalıklar içinde yalnızlığıma sığınıyorum yine
Geçen vakitlere inat bir kez daha
Yelkovan hareketleri, suskunluğum önünde diz çöküyor
Kendi benliğimden bir şeyler eksilmesin diye
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!