Almus' tan yukarıda tozanlı adlı dere
Emanete bekçidir gelin gezin bir kere
Kolköy'üm iki yandan sıralıdır dağlarla
Dört yanı boydan boya örülüdür bağlarla
Yolumuz diken dolu, ne uyur ne yatarız
Bakın tarihe bakın bambaşka bir ırkız biz.
Keskindir kılıcımız tozu toza katarız
Bir Kürşad'ın izinde şaha kalkan kırkız biz.
Ağyar olsa tüm cihan zalime baş kaldırdık
Bir sabah uyanınca uzanıp dost eline
Al gülü vermek için Tokat'a gitmek gerek.
Şarkılar fısıldayıp esen seher yeline
Maksuda ermek için Tokat'a gitmek gerek.
Dünya dardı zalime bu gözler neler gördü
Kar üstünde kurtlar yürür iz olmaz
Dil söze sarılır Tokat ilinde.
Eşiğinde doğrulmayan diz olmaz
El göze sarılır Tokat ilinde.
Gel derdine deva ara sor varsa
Hayret!
yenilmişim
derin duygularda kaybolmuşum
çıkmazlardayım
her yanım şaşkın
sensizliğin tam ortasında
İçimden geçenleri kağıda dökeyim diyorum
olmuyor
o kadar çok şey biriktirmişim ki içimde
hangisinden söz etsem kırık cam gibi batıyor yüreğime
susmak geliyor içimden
susuyorum
Sanki maskeliler gibi riyakâr insan yüzleri
Kör olmuş gönül gözleri yanlış zamanda doğmuşum.
Ömür hayat yokuşunda arıyor dizim düzleri
Bağrımda hazan közleri yanlış zamanda doğmuşum.
Takılsa ayağım taşa yalnızlık yine vuruyor
İçinde bir çocuk vardı sanki,
Yazdığım onca şiirden başkaydı.
Ödünç mü almıştı sıcaklığını bir çölden,
Neredeyse her bakışı aşkaydı.
Okuyacaktı bilmeden sözlerimi,
Aslında ayaklanan tüm hislerimi.
Yiğitler ölürken susmak olur mu?
Bu vatan bölünmez zor dedi gardaş.
Şehitlerin kanı yerde kalır mı?
Bunun hesabını sor dedi gardaş.
Şehadete giden yolun öncesi
Gökkuşağı gibiyiz pırıldar gözlerimiz
Sevginin gülü biziz, işte budur farkımız
Sizden farklı olsa da elimiz, yüzlerimiz
Şevkatin yolu biziz işte budur farkımız.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!