Güneş bile eski güneş değil
Bütün bütün kaybolmuş parlaklığı
Bugünkü hüznüm yalnızlıktan değil
Aldanmışlık boğuyor içimdeki hıçkırığı
Ah sevgilim! Nasıl ayırdın yollarımızı
ikikere iki kaç eder
sana göre dört eder
bana göre çok şey eder
illa diyorsan dört eder
en temizi, iki kere iki eder
gözlerin mesela
Söylediğin türkülerden de masum ve sıcaksın
Üstelik ömrümü yarı yolda bırakacaksın
Çıkalım gel kara gecenin şafağına
Kanım kanında isteğince oynaşsın
Erken öleceğim sandığından
Sana bildirmeyecekler
Öldüğümü geçirmeyeceksin aklından
Yaşamaya barışık
Bir resim belirecek cebimde
Meraktan deli olacaklar
Bir eylül damlatıyor saçaklarından
Dalga dalga bayrak açmış yapraklarını
Hanidir çalkalanıyor kasımpatı isyan;
Sonbahara koşumlanıyor atlar da
Atmaca bakışlı kara bulutlar..
Kapalı kapılar ardında şehir..
Sana geldiğim geceleri hatırlar mısın?
Karanlık, soğuk kış gecelerini...
Aralarmısın her gece hatırama
Beni düşünürken karanlık perdelerini ?
Beni hala ilk gelişimin heyecanıyla
Karşılarmısın o sarmaşıklı pencerende!
Afili titrek gölgeler bağışlamaz
Tüllenir mağribi tutsak edilmiş gece
Tutkusu bu yolların milimetrik
Yalnız kırmızıya akmaz trafik
Yeşile mahkum edilir işkence.
Her şeyim feda olsun sana
Her şeyim feda aşkına
Canım kurban bir bakışına
Her şeyim sensin bir tanem
Her akşam hayalinle dalarım düşüncelere
kardelen
bulut bu
bıraksa yağmuru
ıslanır cümle alem
aşk bu
kimi sarsa
Son yarım asırda
Üç kez yıktım hayatımı
Üç büyük deprem
Üç kez onardım yalanlarımı
Bütün İstanbulu
Rıhtımı, Galatayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!