Hangi öteleri kırpıştırsam göz kapaklarımda
Yaşla dolar gözlerim, açık gider kızılelma
Bir kişiye fazla, iki kişiye az kalır bu dünya
Belli ki bu yüzden zor bu dünya
Bursa /11.11.2005
Biz, içine kapanık insanlarız ey kari!
Yalnızca duymak istediklerini söyleriz
Yokluğun çocuklarıyız
Güz uykusunda hüzün
'bu sözüm arifler anlar
cahiller işidüb tanlar
Hacı bayram kendi banlar
Ol şehrin minaresinde' H.Bayram
sen, hiç gurbet şarkıları dinlemedin
özlemek, hasret kalmak nedir bilmedin;
hissetmedin, hasret dolu kokusunu sahillerin
sükut denizinde yol alan engin maviliklerin
hiç olmadı saatlerce beklediğin bir sevgilin
bir akşam binbir umutla kaybolurken güneş
Bir delinin ayak izlerini taşıyorum
Serseri kurşunlar avazına
Bir ihanet perisi süpürecek yazgımı
Ücra köşelerine bir ayıplı romanın
Bir delinin güncesini yüzüyorum
Şehrin kuğusu tükrük tükrüğe boğuluyor
Seni tanıdığıma sevinmeli mi
Yoksa üzülmeli mi, bilemedim ben.
Bir ümit için çırpınır durur kalbim
Günlerdir merakta haber bekliyorum senden.
Hala hayalin bugünkü gibi gözlerimde
Sen hiç yangın yerine dönüşmemişin
Ne yüzün, ne ellerin hiç kavrulmamış
Tut yüreğimi dinsin kederin
Yanardağ diline düşüleceksin
Sevda yangını tutuşan adamlar
bir çatırtı kopar kulaklara şenlik
velhasıl delinir sessizlik
kopar bir gölgeden uzunca bir ölümle
devrilir bir azamet, asırlık çınar
bir adam, eli boşlukta
duruyor aynada resmin
gözlerin maviye sürgün
deniz tuzu güldüğün
aklıma bir mızrak düşürdüğün
elimle yüreğime götürdüğüm
aynada fersiz yüzün
Acı ve sükun doluşunca gözlerine ey hüzünlü çehre
Susuzluktan kavrulmak düşer
Ansızın yaşamak sevinciyle yıkılan şehre.
Acep bu ne iştir şaşıyor her beşer
Acı berkitilmiş semalarına bir ahın
Saçlarına yağmur sızıyor üçer beşer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!