Bir özlemdi seni sevmek...
Umut etmekdi yokluğunda, geceleri saymak.
Dokunmaktı saçlarına, üşüyen ellerimle.
Olanca sevgimle ısıtmaktı, kalbinin en derin yerini.
Hissetmekti seni sevmelerin en güzeliyle.
Ben sana aşık, Ben sana deli sevdalı.
Papatyalar var saçlarında…
ve her biri
adımı fısıldayan küçük bir umut sanki,
ama sen o umudu
bir başka dudağa bıraktın çoktan.
Ben hâlâ orada kaldım.
Adını her gece içimden düşürmeye çalıştım, Yûsuf…
Ama her defasında dilimle değil, kalbimle tutundum sana.
Sustuğum yerde en çok seni söyledim,
Çünkü sessizliğimi bile seninle kurmuştum.
Ben seni ilk gördüğümde
Yüz yıl ömrüm olsa da ,
Yine az gelirdi senle yaşamak.
Düştüm yollarına yar sana geliyorum.
Açmıyorum sensiz evimin perdelerini.
Kırsın isterse, bütün dünya kemiklerimi.
Dertleri, kederleri yıkarak geliyorum.
Bir bahar daha geçti üzerimden,
yine sen uğramadan...
Bir ismin kaldı elimde,
bir de gözyaşlarımla ıslanan mektubun.
Gülüşünü unuttuğum gün
O gece yıldızlar başka parlıyordu
ama hiçbiri senin kadar kararlı değildi Ömer.
bir ülkenin alnına silah dayandığında
bir adamın parmak izi, tarihin nabzına vurdu.
Sen...
Senaryo yazılmıştı.
Işıklar yerleştirilmiş,
oyuncular hazırdı…
Sadece bir kurban eksikti,
Ve .... O kurban, bendim.
O günden sonra konuşmadım.
Dilimi susturdum, çünkü senin adını anmak,
kendi mezarımı kazmak gibiydi.
Ve ben o gün,
sana mezar olmayı seçtim.
Bir gülüşün düştü içime,
Çürümüş bir gül gibi, kokusuyla değil,
Anısıyla yaşatıyor beni.
Hâlâ sen kokan odalarda
Zamanla değil, yalnızlıkla sararıyor duvarlar.
Ve bir gün , Sen geldin,
Ben kendimi unutmaya razı oldum.
Adımızı bir çiçeğin yaprağına yazdım.
Belki, rüzgâr estiğinde seninle savrulmak için...
Ben seni düşünürken dünya sustu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!