Bahanelerin arkasına sığınarak gittin...
Ne gerçek bir sebep, ne yarım kalan bir söz...
Sadece sustun.
Sanki yokmuşum gibi, sanki hiç olmamışız gibi çekip gittin.
İçimde yankılanan tek şey, senin yokluğunun sessizliğiydi.
O kadar çok susmuştun ki...
Git…
Ama birlikte sustuğumuz o şiiri kimseye okuma.
Orada bir dize var ya, hani..
“gözlerin ömrüme değdi” diye başlayan…
O sadece bizimdi.
Sana bakarken kendimi unuttuğum tek yer orasıydı.
Sen,
Bir kelimenin telaffuzuydun içimde,
Hecesi aşktan,
Anlamı sonsuzluktan yapılmış.
Sana bakmak,
Bir evrenin gözbebeklerinde kaybolmak gibiydi.
İnsan yaradılışıyla mübalağa etmeye başlar hayata.
Önce yenilmek gerekir, anlamak için hayatı.
Kazanmak içinde öyle değil mi ?
Defalarca yenilmek, düşmek. kalkmak gerekir.
Bir varoluş başlar sonra,
Kendi içinde, kalıplaşmış benliğinde.
Sızlar yüreğim şafaktan önceki son gecede.
Vurur hasretin anlamını yitirmiş bir hecede.
Acıtır sözlerin hiç bilmediğim bir lehçede.
Hüzün koydum gönlüne bu da benden sana Hediye
Adam:
Hoşgeldin kadınım…
Ruhumun soğuk odalarına güneşle girdin.
Bütün duvarlar kendiliğinden çöktü senden sonra,
ve ben bir şehir yıkıntısının
Zindan gibi çöktü gece,
Demirden uykular indi gözlerime.
Yıldızsız göklerden bakıyor ölüm,
Ve ben hâlâ
Bir çift kara gözün düşündeyim.
Fırtınalar incitmişti kelebeğin kanadını.
Avucumda küllenen ateş.
İçimde yanan bir kor.
Dudağımda acı bir hüzün.
Çiçeklerin KAN ile üstü örtülü.
Bulutlar ağlarken yüzünde gülüşü gördüm.
Yüzünün her coğrafyasında unutamadığım, bir bakış bir gülüş.
Ellerinde bütün kainatın renkleri bir yeşil bir mavi.
Tenin de dört mevsim kokusu bir frezya bir Yasemin.
Saçlarında bir tutam Güneş, bir tutam Ay.
Ben seni bir yol sandım.
Ucu denizlere varan,
maviye dokunan,
kumla gülüşen bir yol…
Oysa sen,
her virajda başka bir yüz takan
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!