İnsan yaradılışıyla mübalağa etmeye başlar hayata.
Önce yenilmek gerekir, anlamak için hayatı.
Kazanmak içinde öyle değil mi ?
Defalarca yenilmek, düşmek. kalkmak gerekir.
Bir varoluş başlar sonra,
Kendi içinde, kalıplaşmış benliğinde.
Sızlar yüreğim şafaktan önceki son gecede.
Vurur hasretin anlamını yitirmiş bir hecede.
Acıtır sözlerin hiç bilmediğim bir lehçede.
Hüzün koydum gönlüne bu da benden sana Hediye
Adam:
Hoşgeldin kadınım…
Ruhumun soğuk odalarına güneşle girdin.
Bütün duvarlar kendiliğinden çöktü senden sonra,
ve ben bir şehir yıkıntısının
Zindan gibi çöktü gece,
Demirden uykular indi gözlerime.
Yıldızsız göklerden bakıyor ölüm,
Ve ben hâlâ
Bir çift ela gözün düşündeyim.
Fırtınalar incitmişti kelebeğin kanadını.
Avucumda küllenen ateş.
İçimde yanan bir kor.
Dudağımda acı bir hüzün.
Çiçeklerin KAN ile üstü örtülü.
Bulutlar ağlarken yüzünde gülüşü gördüm.
Yüzünün her coğrafyasında unutamadığım, bir bakış bir gülüş.
Ellerinde bütün kainatın renkleri bir yeşil bir mavi.
Tenin de dört mevsim kokusu bir frezya bir Yasemin.
Saçlarında bir tutam Güneş, bir tutam Ay.
Ben seni bir yol sandım.
Ucu denizlere varan,
maviye dokunan,
kumla gülüşen bir yol…
Oysa sen,
her virajda başka bir yüz takan
👩 Kadın
Ben seni ilk sustuğunda sevdim,
Sözlerin değil, sessizliğin dokundu içime.
👨 Erkek
Sana ilk defa bakarken,
Zaman durdu...
Gözlerin devrim gibi indi içime,
Ben o anda anladım:
Bir kalp, sadece kan değilmiş.
Kaç yalnızlık daha eklemeliyim üst üste,
Senin adın nihayet silinsin diye?
Kaç gece daha ölmeliyim sabah olmadan,
Bir “gitti” kelimesi böyle ağır taşınır mı?
Kaç yalnızlık daha içime çökerse,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!