Bir türkü tutturmuş yel, avaz avaz,
Sarmış her yanını, tam kuru ayaz,
Gözleri dumanlı, saçlar bembeyaz,
Kara günde yalnız kalan dağlar hey!
Bugün de akşam oldu birer birer düştüler,
Kırık kalplerle doldu gönül tamirhanesi.
Dört kafadar başbaşa ağlayıp, gülüştüler,
Kırık kalplerle doldu yalnızlar meyhanesi.
Başına takarsan hasret tacını
Yalnızlık bitirir yalnızlık seni.
Yüreğine gömsen bütün acını
Yalnızlık bitirir yalnızlık seni.
Gözlerinle, gönlümdeki yaktığın,
Yanardağlar, yangınları söner mi?
Uçtuğunda, arkasından baktığın,
Talih kuşu, birgün geri döner mi?
Aşk şimşeği bedenimde çakarken,
Yanardönerlerin, pişmanlıkları,
Çarkı çıkarına, döndürmek için.
Dostlukları gibi, düşmanlıkları,
Umut Işığını, söndürmek için.
Yoldaş bilme, yarı yolda satarlar,
Hem ağaçla, hem çiçekle,
Orman yanar ben yanarım.
Her kelebek, her böcekle,
Orman yanar ben yanarım.
Dünyada cehennem yeter,
Her yaz defile, şenlik ormanlar bölgesinde,
Kuş, çoban, yolcu gelir serinler gölgesinde.
Yaz sonu hazan vakti, günler hüzne kasedir,
Gökyüzünde rakseden zenci, baş rakkasedir.
En yiğit, kuyruğu pomponlu sincap,
Yaprak kıpırdamaz Anadolu da.
Değerler sekerat, kalmadı hicap,
Yaprak kıpırdamaz Anadolu da.
Dilindeki zehri döküp gidenler,
Yaralandığınız yerden habersiz.
Yüzüstü bırakıp çekip gidenler,
Yaralandığınız yerden habersiz.
Tadınca bir kere, nazın hazzını:
Örümceğin ağını ördüğü beyinlerce
Sevk, idare edilen ellerdeki kalemler,
Küfür mürekkebiyle, doldurulmuş iyice,
Din'ime dil uzatır, ayrılık, fesat eker.
Merhaba Özcan abi. :) kaleminize hayran kaldığımı belirtmek isterim. Kendinizi tanıttığınız bölümdeki yazıyı da ayrıca çok beğendim.