Osman Demircan Şiirleri - Şair Osman Dem ...

Osman Demircan

Bir cennet ruhudur hayalimizdeki deniz.
Dalga dalga yayılır esintisinde sevgimiz.
Her dertten uzak maviyken gülüşlerimiz
Bütün mutluluğa susamışlığı içmekteyiz.

Billur bahçelerde su misali gezmekteyiz

Devamını Oku
Osman Demircan

Bır kıyı uzanır oturduğun şehrin altında kirpiklerinin ucunda
Vurur sahile okyanustan gelen bakışların ve yosun gözlerin
Dalga dalga saçlarından ellerime, avuçlarıma güzellik dolar
Kumlar havalanır, palmiyeler sallanır, eser endamın yanımda

Sonsuz bir sevi yankılanır kulaklarımda deniz kabuklarından

Devamını Oku
Osman Demircan

Ben şemsiye yüklü bir bulutum
Dokunmasın tenine yağmur diye
Akıtmaktayım yaşımı yüreğime
Oysa sen beni hiç anlayamadın

Ben seni severken böyle delice

Devamını Oku
Osman Demircan

ey benim dostum ey benim kardeşim azizim efendim
ellerin acımadı değil mi yüreğini sökmediler değil mi
seni nehirlerle benden koparıp kürt demediler değil mi
seni topraklarla beni taşlarla yaralayıp yaralayıp
ikimizin kanlarıyla sınırlar çizip bizi bölmediler değil mi
sana gel şu toprak senin bana gel şu taş senin deyip

Devamını Oku
Osman Demircan

Değirmen taşının dönmesine benzer özlemek
Onun özlemiyle de dön başım, yüz bin kere dön
O aklıma düşende un ufak olsun duygularım
Tane tane düşsün aklıma özlemi, ağarsın saçım

Dönsün yağmurlar gibi başım aksın gözyaşım

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir sistem kurulmuş. Yollar, şehirler, okullar, camiler o sistemle kudurmuş. Gel de uy... uyacağım elbet. Kurulmuş bir şehrin kudurmuşluğuna kemiklerim ısırılıncaya kadar dayanacağım. Ya da bu şehirden kudurmuş bir köpekten kaçarcasına kaçacağım.
Yarın cuma... Kudurmuş bir şehrin kudurmuş camisine gideceğim ve insanlar salya gibi akacaklar... Isırılacağım yine... Bir başka gün sineması kudurmuş, okulu kudurmuş bu şehir beni ısıracak... Daha başka bir gün kansızlık çekeceğim... Kanımı içecek bu şehir. Dünya bir köpek tası olacak. Besleyecek kudurmuşçasına yaşayan insanları her şehirde ve ben Allah'ım köpek dişine benzer, sivri zekalı insanlardan beni beri tut diyeceğim. Bir bakacağım zincire vurulan benim. Herkes özgür bir şekilde... Herkes güneşi bulmuş sere serpe yatacak... Bu dünya onları barındıracak... Beni de zincirlere vuracak. Dünya bana sen insansın diyecek..
Evliya yanındakiyle evliyadır, eşkıya yanındakiyle eşkıya... Yanındakine kumpas kuran hiçbir şeydir.
Bu şehirde evliya yanındakine tuzak kuracak, eşkıya yanındakine kumpas kuracak... Bu şehirde yaşamak kime ne sağlayacak?
Bu şehirde herkes konuşacak, ama kimse ben insanım demeyecek... Bu şehirde insanlık nasıl sağlanacak?
Dünyada mutlaka bir deniz kenarı bulacağım. Siz tüm sahilleri sahiplenmeye çalışsanız da. Bir martı çığlığı bile yetecek içimdeki duyguyu anlatmaya.

Devamını Oku
Osman Demircan

Biliyordum hayatımızı anlamsız ve de renksiz bulurdun.
Burada intihar duygusu bile anlamını yitirmiş derdin.
Ve sonra gecenin bir vakti, çekip giderdin.
Gece karanlığında bastığın yerde kurtulmak isterdin.
Kurtulmak için gittiğin yer kaybolmuş ömrün olurdu.
Sonra sonra günlerce sokağa çıkmazdın.

Devamını Oku
Osman Demircan

kuvvetli bir rüzgar ol fırtınalı es
sana aşkla dolu gemiler getirdim.
beni öyle sars ki öyle sars ki
limana sığınacak gücüm kalmasın

gül endamıyla karşıma çıkacağına

Devamını Oku
Osman Demircan

Çılgın kahkahalarım deli bakışımdadır gör
Benim göz zevkim budur ey palyaçolarım
Serseri yanlarım batacak gözbebeklerinize
Ve ruhumun en acı tarafını okuyacaksınız

Bileklerinizde devrimin şah damarı atacak

Devamını Oku
Osman Demircan

Bir şuursuzluk anında yaptım bütün bu şeyleri.Kendimi bir köpek gibi salıverdim önce.Daha sonra rastladığım bir pazardan don aldım kendime.Ve sonra donumu unuttum insanların yoğun olarak yaşadığı bir şehirde.Saatlerce, günlerce, aylarca iç çamaşırım olmadan dolaştım izbe yerlerde.İçim dışıma çıkmıştı ve ben ay ışığı altında yalnız kalmıştım.Bir bilsen deli yağmurlar üzerime yağmıştı.Ve ben tek kelime etmeden bulduğum gazeteleri başıma örterek bir ölü gibi dolaşmıştım.Bütün mürekkepler saçıma akmıştı.Alın yazım gazete sütunlarından alnıma akmıştı.Ah başım çok ağrımıştı.
Bir şuursuzluk anında vücudumu unuttum şehrin en kalabalık yerinde.Ruhum bir sancıyla kendine gelince tüm bedenim alev almıştı ve şehrin ışıkları yüreğimi yakmıştı.Bedenimi kaldırdım tükürüklerin içinden.Gözyaşlarıyla yıkandım bütün gece.Ve ben günahın tadına vardım başkalarının dudaklarıyla böylece.
Ah bir bilsen elimi unuttum bir otobüsün içinde.İlk bir bilet verdiğimi hatırlıyorum otobüse girince.Sonra arka koltukta oturmuşken araba sarsılmaya başlamıştı birdenbire.Daha son durağa gelmeden linç edilmiştim.Ve ben dışarı çıktığımda elimi kaptırmıştım.Son durakta avuçlarımda insan artıkları kalmıştı.
Bir cami avlusunda yaralı bir güvercini şahin kapmıştı.İnsanlar gökyüzünün kızıllığına şaşıp kalmıştı.Oysa beyaz bulutlara kanım akmıştı.Bir güvercin tedirginliğinde canım yanmıştı.
Ah bir bilsen şehrin karanlığında aklım bir sinema gişesinde pazarlanmıştı.Donunu kaybetmiş bir insanın mahrem duygularıyla oynanmıştı.Dışarıda ben yalnız kalmıştım.İçerde ise insanlar donumu açık arttırmayla satmıştı.Söyle bana peki insanlar bundan ne zevk almıştı.
Bir şuursuzluk anında deli yağmurları yağmıştı.Yüzümde acı bir gülümsemeyle birlikte yüreğim şehrin en kalabalık yerinde ıssızlaşmıştı.

Devamını Oku