Aynı gökkube altında
Aynı mavilikte aldı rengini gözlerimiz
Aynı güneş yanığı da esmere bağladı tenimiz
Aynı Rüzgardan burnumuza çalındı hasretin kokusu
Aynı gecenin karanlığında sardı ölüm korkusu
Bizi bir yapan iki ruhun
Ayrı hayatların talibi olduk
Aynı gökyüzü örttü üzerimizi
Aynı yıldızlara baktık
Aynı şehrin kasveti çöktü üzerimize
Aynı iskeleden uğurladık birbirimizi
Aynı mekanda ayrı masalarda karşıladık güneşin doğuşunu
Gökten yıldızları ellerimle toplayıp
Saçlarına taç yapmak gibi
Uçuk kaçık hayallerim vardı
Gidişinle deniz yeşile, yeşil güneşe hasret
Serçelerin kanadı kırık
Çiçekler bağ bozumu
Sen bana bakınca
Gök rahmete gelirdi
Yağmur yağar
Toprak bereketlenirdi
Öyle güzel severdinki
Hasret kıskanır
Bana uzaktan bir bakışın anlattı her şeyi
Bir dokunuşunla uyandım
Kayıp bir kentin yitiği olmadığımı,
Kayıp bir ülkenin hiç doğmamış çocuklarıydık.
Yaşama sevincini elimizden alıp
Künyemizi boynumuza asmışlar.
Bakma sen vurdum duymaz,
Aşktan anlamaz, umarsız göründüğüme
Senle geçen anılarım hala çiçek açmakta
Her Hülya da rengarenk kelebekler uçuşur içimde
Kumral saçlarında dolaşırken ellerim
Avuçlarımda tel tel narin kederin...
Oysa korkunun ecele faydası yoktu
Üstelik bunu öğreneli yıllar olmuştu
Aynada yüzümle, yüzümde hüznünle yüzleşecektim
Olmadı başaramadım
Yüzün gözlerimde
Hüznün yüreğimde saklı kaldı
Başı dumanlı karlı dağlara dağlandı kalbim,
Her yanım tipi, boran fırtına.
Üşüyor bedenim, ufalıyor gözümde ufuk yavaş yavaş,
Büyüyen hasretin onarılmaz bir yara içimde.
Tükeniyorum usul usul.
Başımda onsekizlik kavak yelleri
Bir ahtapot gibi sarmış bedenim ruhunu
Kaçarak kurtulacağını sanoyorsunya benden
Sanma
Kurtuluş yok sana olan kederimden
Aşk bende başka bir boyut
Benimkisi bataklıkta büyüyen bir gülden hoş koku beklemek gibi yersiz bir umut.
Ne yaparsak yapalım, fidanken her ağaç birbirine benzer
Her çocuk masum ve temiz
Yanılgımız, iyimserliğimiz bundan
Şimdi
Yaşadım diyebildiğim bir kaç güzel anı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!