Söz meclisten dışarıya atıldığından beri
Kimseye üzerine alınacak bir şey kalmadı
Herkes haklı, herkes şikayetçi başkasından
Aynaya yansıyan başkasının yüzü
Başkasının görüntüsü
Hevesim kursağımda taş
Umutlarım ufuk bekleyen gözlerde yaş oldu
Herşeyin hayalini kurabildiğim bir dünyada
Hayalkırıklıklarımla başbaşa kaldım
Kırılgan rüzgârlarda savruluyorum
Çürüdü kök tuttuğum toprak
Yaşamda her şey tecrübeyle sabit olmuyor
Mesela kırıldıkça kırmayı
İhanette hainliği öğrenmiyor insan
İçine kapanmayı, yalnızlığı seçmeyi
Kalitenin nitelik
Niceliğin sadece rakamlardan ibaret olduğunu öğreniyor
Varlığın ve yokluğun
Açlığın, sefaletin şaşa ve müsrifliğin
Aynı çatı altında yaşandığı
Merhametle Filizlenen her umudun
Zalimin eliyle solduğu bir sabaha uyanmak
Şefkatle dokunduklarımızın tokadını yüzümüzde
Seni bıraktığım yerde Bıraktığım gibi buldumya
Feleğin çarkı inadıma
Dünyanın yükü omuzuma hafif gelir artık
Tut elimden
Bizi bekleyen masmavi bir gök
Sayılacak yıldızlar
Tutsağı olduğumuza yorulduk
Değdi mi peki , sanmıyorum
Arıya çiçek çoktu fakat
Arının hesap edemediği mevsimlerdi
Dört mevsimin biri ilkbahardı
Sözün bittiği yerde başlar hicran
Karanlık aydınlığı kovalar
Geceler gündüze uzak
Merdi meydanla üflenir sura yeniden
Yeniden donanır ruhum hüzün çiçekleriyle
Uyku göze hasret,
Tutunamayanların dünyasında tanıdım seni
Sırtımda Kaybetme korkusuna yenik küfe
Avuçlarımda kuş tüyüydün
Rüzgârlardan sakındığım
Neydi bizi pamuk ipliğine bağlayan şey
Anlayamazdım
Anla beni tutunamıyorum
Ellerim arkadan bağlı
Mil çekilmiş gözlerime
Bazen derin bir uçurum kenarı
Toprak kayar ayaklarımın altından
Sonsuzluk der bırakırım kendimi
Haberin varmı hayırsızım
İçten içe yanan hain közüm
Kadir kıymet bilmez ince sızım
Sana olan hasretim öldü
Yolunu bekleyen gözlerin feri söndü
Viraneye dönen kalbe baykuş tünedi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!