Sustukça
İçimde şehirler boşalır
Issız sokaklara döner bedenim
Ruhumda harlanan ateş
Neye dokunsa yakar
Ten yanar, can kavrulur
Sitem dolu satırlar karalıyorum sana bu aralar,
Aklıma mukayyet olsun diye kalbimi avuçlarına bıraktım.
Beyaz bir gelinlik içinde sen
Gelinliğinle gittin
Avuçlarında kalbim
Ardınsıra aklım.
Taze söğüt dalından aşka gülen gözler
Ne güzel hikaye duyda inanma
Öyle ya samanlık iki gönüle seyrandı
Yastığın taş, altın çamur olsada
Bense
Marazlı bir Sevdanın yalancı şahidiyim
Kısık sesle şiir kusmak gibi
Bazen sevmelerim.
Özlesem bana, unutsam sana zul yazacak vicdanı mahşerim
Kavuşabilseydik
Ben şair, sen şiir olurdun
Ne kuytu bir köşe kalırdı
Yıllardır ismini heceledim,
sol serçe parmağımı öptüm uyurken ve uyanırken.
Uçuk kaçık hayallere teslim oldum,
Kavga etim, güldüm,
seninle,
Sen adımı unutmuş, beni hiç olmamış saymışsın.
Son demi bu
Başını sonunu düşünmeden üşenmeden
Her davetine gelişim.
Fütursuz, sorgusuz
İlmik ilmik nakış nakış
Yüzünü parmak ucuyla ezberleyişim
Söndürmeyin ışıkları
Bırakın dünya dönsün olduğu üzre
Bozmayın ahengini
Dört mevsim yedi iklim gökkuşağı yedi renk
Deniz mavi, i orman yeşil kalsın
kirletmeyin
Kırık bir sandalye
Sayfaları yırtık kitap
Çakmağım ve sigaram
Senden geriye kalan.
Hasretinden öpüyorum canım
Kederli bir annenin elleriyle yoğrulmuş
Gelişinle yağmur yağar bu şehre
Gidişinle enkaza döner sokaklar evler
Köksöktüren yalnızlığın kederinde
Sabrın yorulduğu noktaya vardım
Şiir gözlerin
Şiir jüznün, kederin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!