Kızgınsın…
Bir güneşin ele avca sığmaz dehşeti gibi.
Suskunsun…
Her an yakıp yıkacak bir felaket gibi.
Ve diyelim ki öyle…
Bana ne…
Duymak mı sesini daha benzersiz,
Yoksa görmek mi yüzünü…
Seni içimde yaşatmak mı daha ölümsüz
Yoksa tutmak mı ellerini.
Hangisinde daha çoksun korkusuz…
Ömrüm ardından bakmakla zebil olsa da,
Aşk şarabını başka kadehten içmeyecek gönül.
Kar boran tipi yollarımı aşılmaz kılsa da,
Uçup gidişinin çıkmazından geri dönmeyecek ömür.
Kaç bahar geçecek saçlarını koklamadan,
Aşk yaşamalı şimdi,
Çiçek kokularına karışmalı...
Bülbül sesinde unutmalı tüm çığlıkları,
Güneşe adanmalı bedenim sere serpe,
Ve rüzgarla sevişmeli tenim...
Sessizliği seviyorum
Zifiri yalnızlığımın içinde…
Kimse görmeden ağlamayı,
Ya da bir başıma yanmayı belki de…
Kendimi göremezken,
Dönüp baktığımda aynalara,
Çiseleyen yağmur ıslatırken yüzümü,
Ellerim cebimde yürümeye çalışıyorum.
Islaklığımı unuttum.Üşümüş bedenimi,
İçimin yangını ile hayata gülümsüyorum.
Gökyüzü ağlıyor inceden,
Sessizlik bozuldu rüzgarın öfkesinden,
Esmer yağmurlara iğfalde,
Çırılçıplak gecem…
Mehtaba yakalanmadan gölgelerim,
Karanlıklara sıvışırdı peşinden.
Sessizliklere bürünüp çığlıklarım,
En söylenmezleri fısıldardı duvarlara…
Adını sen koy kaldırım taşlarının,
Her gün binlerce kez üzerine bastığın,
O Arnavut kaldırımlarını,
Topukları çiğnenmiş eski püskü ayakkabılardan sor.
En gizli sırları paylaştı gece yarılarında,
Bir köşede taciz edilen kadın,
Kadir kıymet bilen yarim,anlasana halimden,
Mahsun halime düşmez mi bir damla gözünden,
Şarkılar yazdım sana şiirler gönülden,yürekten,
Kim derdi ömür ziyan olacak bitmeyen aşkından.
Geceyi dinliyorum içimin kor alevlerinde,
Duyduğum tek ses,bağrımın dinmez çığlığı.
İliklerime işleyen bir yangın var siğnemde,
Yokluğun bile hayatımın vaz geçilmez anlamı.
Yine daldım gecenin kaybedici karanlığına,
Tanrıdan tek dileğimdin sen,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!