Bir gün anlayacaksın,
Seni nasıl sevdiğimi…
Yüzünde yılların silemediği bir pişmanlıkla,
Diz çöküp mezarıma ağlayacaksın…
Keşke diyeceksin belki ömründe ilk kez,
Bebek kalsaydım keşke…
Sevilseydim hep sevmenin ne demek olduğunu bilmeden.
Okşansaydı yanaklarım,
Ve beni sevenin kucağında kalsaydım öylece…
Keşke bebek kalsaydım bende, büyümeseydim.
Beklemek…
Gecenin üçü beşi…
İçimde kırlangıç yuvaları,
Ve aç kursakların bekleyişi…
Alabildiğine uzun yollar,
Sessiz ve sisli
Yaz geldi buralara.
Zaman sözlerde kaybolmaya gönüllü,
Yüz görümlüğü gibi mehtaba hasret dudaklarımda.
Bu sahiller yeni aşklarına açmış kollarını,
Tanımadığım bedenler koklayacak birbirini,
Adı İstanbul Kadınımın.
Yedi şehrin yedi destanı yazılmış gerdanına,
Teninde tüm duygular aşka ayaklanmışken...
Her mevsim yaprak dökerken ömrüm,özlem dolu sokaklara,
Çiçeklere küsmüşken gönlüm,
Har; bağrımda çingene sofrası,
Katıksız güzel Marmara,
Ve bir de gözlerinin belâsı…
Başka ne gerek geceme,
Ayazdan gocuğum,
Kum taneleri gibi savrulduk,
Şehrin sağına soluna bir akşam vakti…
Bir koca yürek ki boğazı düğüm düğüm…
Param parça ümitlerine veda ediyordu
Bir akşam vakti…
Yarısı çalınmış yaşamına el sallıyordu,
Aldırmıyorum yokluğuna,
Nasılsa her yolun sonunda gülüşün bekleyecek beni…
Her şişenin son kadehinde,
Kelebek bakışların ağlayacak sarhoş halime…
Gecelerim nasılsa kavuşacak sabaha,
Turuncu meltemlerin sen kokan aydınlığında…
Otuz sekiz yaşındayım,
En deli çağımın,
Mermi özlemleri göğsümde…
Belâya dik gidiyor gövdem,
Bakışım poyraz soğuğu…
Otuz sekiz yaşındayım! ..
Bir dokunuşta can yakan çığlıklar var…
Yorgun bedenimin ıssız ellerinde.
Berfinler açarken buz kesmiş yüzümde,
Sağnak sağnak alevler dolanmış lâl olan dilime.
Esareti son bulan firarı koşmalar gibi ömür.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!