Seni soruyor bu şehir bana
Çıplak rüzgarlarıyla.
Sevimsiz binalar soruyor seni
Sokak kedileri köşebaşlarından hatta
Kuytularda sevişen sevgililer bile
Soruyor seni.
(Oğlum Doğukan’a)
Cansın sen, canımsın
Candan da öte...
Aşksın sen, aşkımsın
Aşktan da öte...
Önceleri onun gibi bir sürü su damlası varmış;
Masmavi olan yeryüzünde.
Kimi zaman sağanak yağmurlarla gelen,
Kimi zaman akarsular ve şelalelerle.
Bazen yeni doğmuş küçücük bir bebeğin yanaklarında,
Bazen de sert ama olgun bir babanın göz pınarlarında.
Bir yaz akşamı Ankara'da
Efil efil esen rüzgarlarla
Şiirlerdeyim.
Şiirlerdeyim seninle gelen
İçten bir merhabada.
Söz bitti
Kalemler yazmıyor
Uçları kırılmış
Yok açacak uçları
Kalemtraş
Ne de çakı.
Tüm umutlar mavi kokar, bilir misin?
Ve tüm maviler sensizlik...
Tüm hüzünler bakır rengidir, bilir misin?
Ve tüm kızıllar hüzzam...
Rüzgarla gelen bir günün sabahında
Özlüyorum seni ellerin kalbimde
Sana çıkıyor bütün yollarım
Sense,
Gidiyorsun bana.
Bir yudum solukla gelen
Umarsız, habersiz
Bir o kadar ani,
Bir o kadar sessiz…
Şaşkınlık salında,
Hoş bir duygu seli akan,
Bir o yana, bir bu yana.
Arada bir coşan,
Çalkalana çalkalana.
Adeta bir altüst oluş,
Çıldırmışcasına...
Bir gününe, güneşine
Bir gecene, ayına
Hasretim, birtanem...
Bir gülüşüne, kahkahana
Bir ağlamana, hıçkırığına
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!