Ben;
Hazanın güneşli bir gününde son lahza edebine sığınarak,
Bana siper olsun düşüncesiyle sarf edilmiş tüm devrik cümleleri biriktirdim.
Seçme kalıp yüklemlerin götürdüğü o yer;
Sessizce acıyan ve acımaya devam eden ecnebi coğrafyalardı...
Kaygı; güvene,
Korku; cesarete,
Gece; gündüze,
Bırakmışken yerini,
"Feryad-ı isyan, deniz üstünde fener"
dinler de geçeriz...
ve ben babayım...
kalbim hiç teklememeli, fiziksel zorluklar karşısında.
dayanma gücüm hiç bitmemeli, yaşam koşulları karşısında.
gözyaşlarım gözbebeklerimden içe doğru akmalı,
ağladığımı kimse görmemeli,
çocuklarım hiç ama hiç...
Anlık tembellikler,
Anlık sevmeler!..
İstirahat edip, durup beklemeler...
Şaşkın;
Keşkeler,
Yakın(ın)dan farket(tir)meden a(ma)nsızın sırtının,
Tam ortasına gelen bıçak ve hançer darbeleri...
Dahası da zordur bir bıçak,...
Bir hançer darbesine,
K(a)od(f)es içindekinin şişlenmesine eşdeğer,
Sözlerin desteği ile haksız yere yargısız infaza maruz kalıp ;
-Nasılağlıyorsainsanlaryağmurlardayağar-
Yağmur,
sabahın sunağında
gri havanın
bi gök gürlese artık gürlese
bakışa düşen gölgeler
gülümseyişle şenlense...
hûlasa erik
ve kiraz üstünde su damlacıkları
En güzeli güneşe bakmak;
Doğan güneşe...
Ama doğan güneş;
Gözlerinin içinde...
Güneş nasıl doğuyorsa,
Gözlerinin içine...
Yağmuruseven,
Yağmur gibiyim, ben...
Sağanak,
Fırtınayla karışık,
Hatta, sulusepken...
Damla damla sev beni...
....
"Yağmurlu gözlerin vardı.
Bir de küçücüktü ellerin...
Evveli, sonrası hepsi;
Gaybana gecelerin..."
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!