Senden ayrı yaşam anlamsız
Her şey boş herşey tenha
Sevgiler aldatıcı
İnandığım bir sen varsın
Bana öylesine yakınsın ki
Dokunsam duyacaksın
İNSAN-I KAMİL ’Bilesin ki; İNSAN-I KAMİL: Zatı ile mevcudun tümünü karşılar.
Letafeti ile ulvi hakikatleri karşılar. Kesafetiyle süfli hakikatleri karşılar.
O yüce zat, Kalbi ile arşa karşı durur.
Bu manada Rasulullah S.A. şöyle buyurdu: ‘’Müminin kalbi, Allahın arşıdır.’’
Daha hangi yönleri ile hangi şeylere karşıdır,insan-ı kamil adlı esere bakılabilir..’
insan Allahın halifesidir.Yalnız cennetini temsil etmez.cehenneminin de temsilcisidir.
Her mürşide el verme kim,yolunu sarpa sardırır
Mürşidi kamil olanın,gayet yolu asan imiş
Niyazi Mısri
Mürşit,aslında Rab sıfatıyla kulun irşadına gelen Hak’tır.Rab; terbiye edici,yetiştirici,öğreten eğiten demektir.Allah,alemlerin Rabbidir.Kainatta yaratılmış her şey,her gölge varlık ondan alır ilmini,terbiyesini feyzini.Bu anlamda Kur’anda meleklerin şöyle münacatta bulunduğu bildirilir.”Süphan’sın senin bildirdiğinden başka bizim bir ilmimiz yoktur.”Tüm gölge varlıklar,canlılar bu sıfattan nasiplerini alırlar.Ayette şöyle gelmiştir;
”Bal arısına vah(i) y ettik…”
Kırık kalpler kulübünü izliyorum beyaz camda
Kızım Tatlısesin o güzel yanık sesinden
Fırat türküsünü dinliyor odasında ders çalışırken
Gözleri buğulu dalıp gidiyor belki de geçmişe
Eşim en güzel yemeklerini hazırlıyor mutfakta bize
İbrahim Sadrinin şiirlerini dinliyorum kitabımı okurken
Kar yağıyordu ince ince büyük kente
Beyaz ölüm diye düşündü üşüyünce
Oldum olası karı hiç mi hiç sevmezdi
Soğuktu hava ve tipi vardı,grip almıştı
İliklerine kadar üsümüştü genç adam
Habire yağıyordu kar durmadan
Kıyamam sana bakmağa
Uzaklarda dolaşma gir dünyama
Ölürüm senin için atma beni yabana
Hem kalbimdesin hem gönlümdesin
Sen benim her zerremdesin
Efal,sıfat ve zat makamları soyunma benliklerden arınma makamlarıdır.Tevhid ehli bu makamları geçerek benlikten şirk ve vücud günahından arınır.Bu hale erişen kişi ile Cenab ı Hak arasında ki uzaklık ayrılık gayrılık kalkar.Onunla Allah arasına kimse giremez.
Fena makamlarında fani olan efal sıfat ve zatından soyunan kul,beka makamlarında Cenab ı zatını sıfatını efali ilahiyesini giyinir.Fena makamlarında terk etme emri vardır.Yani farzdır.Kuranda 'Ben emaneti yerlere göklere teklif ettim onlar yüklenmekten kaçındılar insan bu yükü yüklendi 'buyurulan emanet işte bu kulun Allahtan ayrı ve gayri bildiği benlikleridir.Bu benliklerinden soyunduktan sonra,onunla işitir onunla görür onunla konuşur ve hu ile bir olup sonsuzluğa karışır.Bütün yapmış olduğu ibadet ve taatler nafile boş yani karşılıksız olur kul işte bu nafile ibadetlerle Hakka yaklaşır.
En doğrusunu bilen Allahtır o hidayete erdirir gerçeği söyler.
Yalnızca O vardı hiçbirşey yoktu
Ezel denilen sonsuz öncelerde
Ben gizli bir hazineyim dedi yüce yaratıcı
Bilinmek istedi,alemi ve ademi yarattı
Alemi,isim ve sıfatlarına,ademi zatına mirat eyledi
Henüz ama daydı,hiçbir varlık görüntüsü yoktu ortada
Gökler üşüdü görkemli yalnızlığımdan
Yer başka bir yer oldu zaman kaydı elimden
Başaklar sallandı nazlı nazlı sevdayla
Dalgalar vurdu gönül sahiline hışımla
Bir ceylan sıçradı sonsuz ötelere doğru
Bir avcı ta kalbinden vurdu ahuyu
Kıvrıla kıvrıla nere gidersin
Aşıkın aklını baştan edersin
Seke seke dağdan daştan inersin
Seni seven aşığı neden üzersin
İpek fistan giyinmiş göğüsler domur
Kaleminiz daim olsun... saygılar
ne kadar farklı bir çalışmaydı usta..ilgiyle okudum..emeğinize sağlık....
Haftanın şairi Nihat Gülle'yi yürekten kutluyorum
başarılı bir şair.
yolu açık olsun
şiir kitabı da hayırlı olsun
not: Şiir adına isminizi eklemeyin efendim.zaten şiir sizin. adınız da var. fazlalık oluyor