Rabbim yolunda olmayan canı neyleyeyim
Rabbim uğrunda ölmeyen canı ne edeyim
Rabbim seni özlemeyen canan neye yarar
Rabbim seni kaybeden kul bilmem ki ne arar
Yarin yüzünü görmeyen kalp gözün neyleyeyim
Baharın soluyor gülleri, savruluyor kırılan dalları
Dökülüyor altın sarısı ömür yaprakları
Özlüyor insan göçüp giden can dostları
Bir zamanlar ne idik dercesine kabir taşları
Rüzgar hışımla esiyor gönül vadisinde, ayrılık göründü
Pırıl pırıl sevdayla dolacağız
Sevda yolunda mutlu olacağız
Kaybolmuş bir çocuğa benzer sevda
Ellerinden tutup yürütmeli onu bulunca
Ümit çiçekleri bitmeli şen dudaklarda
Ve ben o kokuyla sermest olmalıyım
Hava ıslaktı,gölgeler karanlıkta üşüyordu
Yağmur,gök delinmişçesine yağıyordu
İki sevgili kolkola girmiş, neş eyle yürüyordu
Onlar yağmurdan değil aşktan sırılsıklam olmuştu
Bulutlar salkım saçaktı kızın gökyüzünde
Onun misli gibi yoktur. Şura 11
Bu hal tam yakınlık hali,sırf fena halidir.Bu hale eren kişinin varlığından eser kalmaz.Zira,o manevi cünupluk hali olan vücud günahından arınmış,manevi bir gusülle tertemiz olmuştur.
Bu hale eren kişi kudsi ruhla hayat bulmuştur.Allahın öz nuruyla nazar eder.Ona bakar,ondan bakar,onun için bakar.Bu bakışlarda şekil ve benzerlik yoktur.Yani öyle bir an gelir ki kulla Allah arasına ne melek ne mürsel nebi giremez.İşte o anda kul Rab la bir olur.(Benim Allahla öyle bir vaktim olur ki araya ne mürsel nebi nede melek ül mukarrep giremez)
Bu alem tecrit yani yokluk alemidir.Allah'ın zatından başka kul bütün varlık libasından soyunur.
-Tecrit et vuslat bul kutsi hadisi asıl manayı ifade eder.Burada tecritten murad beşeri sıfatlardan tam bir yokluğa varmak,ilahi sıfatlarla bezenmektir.
Bu üstün hale işareten
Kaynak sularınca berrak bir gönül
Gönül dolusu içten bir sevgi isterim
Rüzgarı saçlarımda esen
Dağları kekik kokan bir köy isterim
Denizi yosun kokan bir yaşam kenti
Ruhunu özünü meleklerden alan
Baharın soluyor canım gülleri, kırılıyor dalları
Dökülüyor altın sarısı ömür yaprakları
Özlüyor insan göçüp giden can dostları
Bir zamanlar ne idik dercesine kabir taşları
Rüzgar hışımla esiyor şimdi,gençliğin ışığı söndü
Sen yağmur sonrası mis gibi toprak kokusu
Başında sevda yelleri esen gönlümün tutkusu
Yapraklarına şebnemler konan yürek tortusu
Gönlümde bitmeyen çileli, sevda sorgusu
Kalbimde sonsuza açan sevi gülüm
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya:
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Gülen gözlüm,sevdi seni bu gönlüm
Tatlı sözlüm,sana aşık bülbülüm
Güler yüzlüm,aşk bahçem de tek gülüm
Senden ayrı geçen her anım zulüm
Siyah saçlarında rüzgar olup dolaşsam
Kaleminiz daim olsun... saygılar
ne kadar farklı bir çalışmaydı usta..ilgiyle okudum..emeğinize sağlık....
Haftanın şairi Nihat Gülle'yi yürekten kutluyorum
başarılı bir şair.
yolu açık olsun
şiir kitabı da hayırlı olsun
not: Şiir adına isminizi eklemeyin efendim.zaten şiir sizin. adınız da var. fazlalık oluyor