Dest i kudretle çizilmiş adem sureti
Ahadiyyet vahdetteki siyreti
Vahidiyyet kesretteki serveti
Sübhan Allah varlığını bir etmiş
Ayran içinde yağ misali
Ogullarim! Allah'a, O'nun huzurunda veya huzuru dışında baglılık ve hasyetten ayrılmayın! Ahirete yaklaşma ve dünyadan uzaklaşma duygusunu kaybetmeyin! Dünya kayiplarindan kedere düsmeyin ve daima hayr islemeye bakin!
Zalime düsmanlik ve mazluma dostluk gösterin! Öfke ve yumusaklik halinizde daima hakk kelimesi üzerinde olun! Genislik ve darlikta dogru yoldan sapmayin! Dost ve düsmaniniza adaletle muamele edin! Sevinçli ve gamli anlarinizda iyi iş ve ölçülere baglilik suurunu kaybetmeyin; ve şiddette, mülayemette, sevinçte kederde Allah'tan razi olun!
Ogullarim! Bir iş ki dışı serli ve kerih görünür, fakat sonu cennettir; siz o fiili isleyin! Bir is ki dışı güzel ve cazibeli durur, fakat sonu cehennemdir; siz o fiilden kaçinin! Cennet nimetinin asagisinda olan her sey hakir ve kiymetsizdir. Ahiret azabinin asagisinda olan her belâ ise afiyettir.
Ogullarim! Bir insan kendi nefsinin ayibini görür ve bilirse baskasinin ayibini göremez ve ondan haberi olmaz. Bir insan Allah'in takdir ve taksimine riza gösterirse, kayip ve eksikliklere esef etmez. Bir insan nefs ve hirs kilicini çekip havale edecek olursa, akibet o kiliçla kendi maktul düser. Mümin kardesi yuvarlansin diye kuyu kazan, akibet o kuyuya kendi düser.
Mizah ve latifeye düskün olan hafife alinir. Kendi fiilleri, sözleri ve amelleri ile magrur olan, nefsi tarafindan magdur olur. Çok söz söyleyen çok hata eder. Hatasi çok olanda edep ve haya azalir. Edep ve hayasi az olanda takva fakirlesir. Takvasi fakirlesenin ise kalbi ölür.
Edep mizandir. iyi ahlak en iyi arkadastir. Afiyet on kisimdir ve bunun dokuz kismi, Allah'in zikri disinda sadece susmak, sükut etmektir. Bir kismi ise sefihlerle düsüp kalkmayi birakmak... Ogullarim!
Din ve iman hakkında söyleşide bulunmak istiyorum.Zira iman ateşinin bir daldaki yaprağa benzediğini yani esen kuvvetli bir rüzgarda söneceğini beyan eden bir şiir okudum.
İman bir fanusun içerisindeki ışığa benzer din ise o ışığı koruyan fanus misalidir.
İman her insana ezelden verilen bir nimettir.Fakat o ışığı din fanusuyla koruyamayanların imanı çölde çıkan kuvvetli bir rüzgarda sönüp gider.Böyle bir akibetten Allaha sığınırız.
Dinle iman bir bütündür.Çoğu insan benim kalbim temiz,imanım sağlam diyerek dini hükümleri,Allahın emrettiği farzları ihmal eder ve dini yaşamayı terk eder.
Kalbin temiz kalması nasıl sağlanır böyle bir durumda.Yüce peygamberimiz bir hadisinde her günah kalpte bir kara leke bırakır buyuruyor bu lekeler çoğaldıkça kalp kararır ve özelliğini kaybeder.Her insanın hataları günahları vardır.İşte bizler dini vecibelerimizi yerine getirirken kalbimizdeki pasları siler,kalbimizi ibadet ve taatlarla nurlandırırız.Zaten yüce Allah bir ayetinde
Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım.
Senden ayrı yaşam anlamsız
Her şey boş herşey tenha
Sevgiler aldatıcı
İnandığım bir sen varsın
Bana öylesine yakınsın ki
Dokunsam duyacaksın
İNSAN-I KAMİL ’Bilesin ki; İNSAN-I KAMİL: Zatı ile mevcudun tümünü karşılar.
Letafeti ile ulvi hakikatleri karşılar. Kesafetiyle süfli hakikatleri karşılar.
O yüce zat, Kalbi ile arşa karşı durur.
Bu manada Rasulullah S.A. şöyle buyurdu: ‘’Müminin kalbi, Allahın arşıdır.’’
Daha hangi yönleri ile hangi şeylere karşıdır,insan-ı kamil adlı esere bakılabilir..’
insan Allahın halifesidir.Yalnız cennetini temsil etmez.cehenneminin de temsilcisidir.
Her mürşide el verme kim,yolunu sarpa sardırır
Mürşidi kamil olanın,gayet yolu asan imiş
Niyazi Mısri
Mürşit,aslında Rab sıfatıyla kulun irşadına gelen Hak’tır.Rab; terbiye edici,yetiştirici,öğreten eğiten demektir.Allah,alemlerin Rabbidir.Kainatta yaratılmış her şey,her gölge varlık ondan alır ilmini,terbiyesini feyzini.Bu anlamda Kur’anda meleklerin şöyle münacatta bulunduğu bildirilir.”Süphan’sın senin bildirdiğinden başka bizim bir ilmimiz yoktur.”Tüm gölge varlıklar,canlılar bu sıfattan nasiplerini alırlar.Ayette şöyle gelmiştir;
”Bal arısına vah(i) y ettik…”
Kırık kalpler kulübünü izliyorum beyaz camda
Kızım Tatlısesin o güzel yanık sesinden
Fırat türküsünü dinliyor odasında ders çalışırken
Gözleri buğulu dalıp gidiyor belki de geçmişe
Eşim en güzel yemeklerini hazırlıyor mutfakta bize
İbrahim Sadrinin şiirlerini dinliyorum kitabımı okurken
Kar yağıyordu ince ince büyük kente
Beyaz ölüm diye düşündü üşüyünce
Oldum olası karı hiç mi hiç sevmezdi
Soğuktu hava ve tipi vardı,grip almıştı
İliklerine kadar üsümüştü genç adam
Habire yağıyordu kar durmadan
Kıyamam sana bakmağa
Uzaklarda dolaşma gir dünyama
Ölürüm senin için atma beni yabana
Hem kalbimdesin hem gönlümdesin
Sen benim her zerremdesin
Efal,sıfat ve zat makamları soyunma benliklerden arınma makamlarıdır.Tevhid ehli bu makamları geçerek benlikten şirk ve vücud günahından arınır.Bu hale erişen kişi ile Cenab ı Hak arasında ki uzaklık ayrılık gayrılık kalkar.Onunla Allah arasına kimse giremez.
Fena makamlarında fani olan efal sıfat ve zatından soyunan kul,beka makamlarında Cenab ı zatını sıfatını efali ilahiyesini giyinir.Fena makamlarında terk etme emri vardır.Yani farzdır.Kuranda 'Ben emaneti yerlere göklere teklif ettim onlar yüklenmekten kaçındılar insan bu yükü yüklendi 'buyurulan emanet işte bu kulun Allahtan ayrı ve gayri bildiği benlikleridir.Bu benliklerinden soyunduktan sonra,onunla işitir onunla görür onunla konuşur ve hu ile bir olup sonsuzluğa karışır.Bütün yapmış olduğu ibadet ve taatler nafile boş yani karşılıksız olur kul işte bu nafile ibadetlerle Hakka yaklaşır.
En doğrusunu bilen Allahtır o hidayete erdirir gerçeği söyler.
Kaleminiz daim olsun... saygılar
ne kadar farklı bir çalışmaydı usta..ilgiyle okudum..emeğinize sağlık....
Haftanın şairi Nihat Gülle'yi yürekten kutluyorum
başarılı bir şair.
yolu açık olsun
şiir kitabı da hayırlı olsun
not: Şiir adına isminizi eklemeyin efendim.zaten şiir sizin. adınız da var. fazlalık oluyor