Kültür Sanat Edebiyat Şiir

Seyfi Karaca
Seyfi Karaca

Cagir ey kalbim deli gönlüm beni bildigi gördügü duydugu dogdugu topragindan hayatin huzurunda söyleyip yazan, insan divane eylesin..!

  • tımarhane duvarı04.10.2023 - 19:57


    DIYESiM GELENE
    ….
    Ne süslü sandiklarda ziyneti kilitli haciz malidir dün, ne desinler görsünler aklina iflas tezgahindaki ispata kanita muhtac insanlik mirasidir bugünden tezi yok yarin. INSAN ki…..doymusluk kanmislik yetinmeleriyle aklinin hududunu, yasamanin maksadini, varliginin anlamini degerini ve karsiligini bilip NEDENSELLIK iliskisiyle her bir fedakarliga örüp isleyip dokumadikca…her zahmet hacizdir. Her niyet maksatsa iflasin kacinilmazligina yilip yalpalayan yaltaklanan güdüklenen ve her degisim dönüsümü biriken dert sorun fesatlik fitnelik görgüsüzlük karinsizlik karamsarlik güvensizlik istikrarsizlik ve inancsizlik süpesi kuskusuyla bogulup tikandigi cöplüklere alcalip kücülmelerin sahte, soyut, samimiyetsiz, kaypak kisiliksiz ve karaktersizligine yuvalanip hücrelenisini ve ucurumunu derinlestirir. KI böylesi tükenis, sesi rengi tavri tutumu davranisi duyarliligi ve kumasi kendini temsil etmeyen ve insandan olmayan zir zibil igretisi ve igrentisidir.
    Bu bir ikindi kahvesiydi, her söze gönül doyuran selamlasmayi yudumladikca, hatirda hatiradaki herseye ve herkese bu baglamda sevgiyle doyun saglicakla kalin diyesi gelense eger, dogduguna hiic pisman degildir cisiltilerde büyüyen akarsu, günes damlalarinda büyüyen dag bayir tarla ve toprak, hele de yalansiz yapmaciksiz tartan ve tasiyan degerlerin kiymetlisine insan, ne ziyadedir ne noksanda, herkes bizzat kendi kendine.

    Seyfi

  • tımarhane duvarı01.10.2023 - 18:42


    SONBAHARSA SAZ ve GIRNATA
    ….
    Sonbaharsa saz gırnata
    Hüzün nadasıyla göçebe güzünü ve yeryüzü harmanını, gerçi..
    Gerçi çeyrekten buçuğa
    Olur musun
    Gider misin
    Varır mısın
    Kalır mısın…
    Gerçi kovuklar içinde halkalanmış bir koridor sehpasıdır orda burda oturup kalktığın
    Bir güleylen dünyasıdır her demde serip sürdüğün sofralar tuzdan acıdan
    Bir gelip gitmek arasıdır ister sus ister söylen iadeli taahütlü sebebi ziyarete mühür ve mektup
    Kızgın çölün soğuk sessizliğine
    Acıklı serap çizgileri gösterir gibi dipten derincelerden
    Oyukluğunu kendi içinde saklayan açık seçik koz kırımlarına iskambil
    Ve kızkısrak resimleriyle belediye otobüsünün en son saatinden inerek sahneye çıkan
    Afişleşmiş duvarlarda gıcırdayıp dönen uğultulu gecenin rengi ne dün ne yarın
    Mecburen postasını birçok ve pek çok paylaşılmadıklara dağıtarak hüznün tüketen sabrıyla
    Soykası kara yerden gelesice diline dünyayı ihbar eder gibi sureti viran silüet
    İçtikçe damlası acılaşan susuzluğun çöl yangınlarını akrep dönüşlü bir saattir
    Zehirden
    Zemberekten
    Debelenip duran yalnızlığa alfebe öğretir gibi çırpındıkça karanlığın uzadığı
    Derinliğin kaybolduğu
    Yırtılmış sökülmüş bohça ilmeğini ölsün de öteberisi bana kalsın cenderesinde söküp dikerek
    Bir asansör karşılaşması sonrası karanlığın dip yarısından sabahların çiy düşümüne kadar
    Bir hazan müddetidir
    Ve bir sazan öyküsü başladığı yere döner her hikaye her canlı her insan
    Başını kendi belasına çarpa çarpa ..
    Çeyrekle buçuk koridor aralığında su götürür yel üfürür toprak ve sıla çağırır
    Döner dolanır dallarına tutunduğu ve sırtına sarındığı ömrüyle,
    …. kumlara yazılanları silen dalgalar gibi
    Sıfırı tüketen dünya yüküyle yele yamaç yağmura bulut..
    Ziyaretin doğduğu yerden çağıran sessizliğe temelli göç eyler

    Seyfi Karaca….. Ekim//23

  • tımarhane duvarı27.09.2023 - 14:44

    …..
    HALVAKiTTE EYLÜL GÖCEBESiYiM MADEM
    …….
    Gidiyorum artik
    Zeytinlere gidiyorum, ay salincaginda isildayip parlayan zühre kivilcimlarina
    Güz salkimlarina gidiyorum, igdelere incirlere
    Portakalmis turuncmus narenciyeleri palmiye dallariyla konu komsuluk ettigi
    Edirneyle ardahan arasi ve sinopla alanya kalesi
    Gül tenine askin ve sevginin tutkusu sinmis bulasmis
    Topraklarin delsine divane insan sicakligini eleyip süzüp harman ettigi
    Irem baglarina yediveren bahcelerine
    Ormanlara daglara denizlere gidiyorum
    Kozasinda güzelligin büyüsünü boyanip süslenen kasabalara köylere
    Ve polenlerinde ariyla kelebeklerin ötüsen kuslara kur yaparak
    Kanat cirpindigi yel kovanlara gidiyorum, balkovanlara..
    Sepetlere dolan kaktüs yemislerinin dörtmevsimler yurduna gidiyorum
    Trakyaya harputa mardine midyata artvine sinopa
    Kimi yayla kimi ova kimi derin vadi kimi kizil irmak
    Ucsuz bucaksiz sari buydaylara yalniz agaclara dolu dizgin bozkirlara gidiyorum
    Firiktir fenikedir hitittir babildir iyonyadir yahut sümerdir
    Biraz ege esintisi, biraz akdeniz kayik yelkenlisi, biraz kum, biraz iyadeye kalan
    Vaktin bundan sonraki evi sokagi Fethiyesi…
    Cöküp yerleserek yeni öykülere tasinan hikayesi yazilmadik huzuru hissesine
    Bin yillarin damar damar insanlik mirasini evsindigi anadoluya gidiyorum
    Karli daglardan sirali göllerden iliklerime kadar sinmis sizmis
    Kesintisiz yagmurlardan ayazdan buzdan vikingten germenden
    ….karptlardan ve alplerden
    Hasreti ömrümün genclik caglarini gezmis yorulmus diyari gurbetlerden
    Cocuklugumu kundaginda hala el bebek gül bebek hayal ve hatirasinda
    Dün gibi saklayip sevgili bilen gelmis gecmisime,
    Günese gidiyorum gönül diyarina tohum toprak olmus sevgili ülkeme
    Madem ask iken bir yol bir ömür bin devran
    Biraz elvedalarda koyulup gidenlere hoscakal
    Biraz sofrasi kurulu sevinclere hali vaktin eylül göcebesi
    Ve kucaklar dolusu merhabalardayim madem…

    Seyfi Karaca………..Eylül / 23

  • tımarhane duvarı20.09.2023 - 15:43

    …..
    ASOSYAL COCURTU ( kertiklemesine)
    ….
    Sidik yarıştırmasını..?
    Hadi diyelim
    Hadi
    Anlayıp kabullenmesem de kabul deyip anlayana tepe tepe kullansın kıyağı benden olsun
    Fakat akıl zevk merak hayal his duygu kafa kalıp gölge ve hayat yarıştırmak…?
    Benlik narkozunu kimsenin erişip ulaşamayacağı servete sermaye etme budalalığıyla
    İçine çektikçe cerahat cerahat şişen kabaran büzülen pörsüyen azalan azgınlaşan kördüğümleşmrye
    O yol ordan geçmez olur, o boru , o hortum , o dülger, o matkap, o delik deşiklik haraba karargah kurar
    Kendisini ortadan kaldırmanın azgın sapkın dehşetli çelenk kelepçesidir İnsana yapıştıkça yapışır
    İnsanı boğdukça boğar
    İnsanı bölük pörçük, lime lime ve dilim dilim ezip ufaladıkça ufalar
    Başkasının aferinine
    Takdirine
    Onayına
    Alkışına
    Tezahüratına
    Çapraz işaretine asimetrik kıskacına ve dümdüz yatay çizgisine yanıp yıkılarak
    Kendi üstüne devrilmiş bir kusnuk çöküntüsüdür her çöplükten dünya mülkü kazanmanın derdine düşmeler
    Ha bire limitsiz otorite
    Sınırsız imtiyaz
    Kayıtsız sorgusuz hükümranlık
    Eşsiz emsalsiz güç gösteriş irade yetki kaynak imkan ve ihtişam sahibi olmak yaratıklığına
    Sivri ve süper zekayı kendine cayır cayıp yakıp yiyip harcayıp bitirerek
    Bütün bozulmuş çürümüş kokuşmuş hastalıklı ve arızalı alışkanlıkların hiper aktivitesiyle cünüpleşip
    Ne üdüğü belirsizliğin abuk subuk sicilsiz soysuz sopsuzluğundan maskeler kodlar ve markalar kundaklanmakla
    Doğası gereğini yerine getiremez insan maskarasına devre mülk olmuşsa dünya devran
    Dağın ardından doğarken ay , ufkun ötesinden sökerken şafak.,suyun bağrında sönerken güneş
    Yıldızlar damda bulutlar gökte dün ve yaronyorgın yılgın yollarda
    Ve akıl hayal hırs ve hayat yarıştırıp tokuştururlen insanlar murdar olur
    Yerle yeksan olur
    Pisi pisine zıbarır ölür
    Yazdan kalma günün sıcaklığını üstüne başına yedire yaya
    Kıçını kalçasını bir o yana bir bu yana çalkalayıp kıvırtarak o kız o şehrin sonbahar sokaklarında,
    Ne sahilde fener yanar ne balığa gidenler geri döner
    O kadın da öyle,
    Elinde köpek belinde kuşa kuşağın kundağında çocuk akşam vaktini sallana sallana eve gidemez
    …O herif
    İskeledeki vapur kayık direklerine bağrını döşünü gere gere yan gelip yaslanamaz
    Kargalar hoplayıp zıplayamaz kırk beşlikler çalarken cevizlikte
    Akıl zevk hayal be hayat yarıştırarak makinaların ve cihazların kurup bozduğu dangalağa
    Sokaklar boş caddeler tıklım evlerin yüzü gözü pasak kir, solumaya ve yunmaya yetmez yağmurların cılız mecali
    Anahtar dersin
    Ahbap dersin
    Olurdu dersin olmazdı dersin çürümüş bir sakız gibidir laflayıp lakırdayan kilit kapı ve gargara
    Üstün zeka çağının dünyayı insana kiltleyip kapattığı cehennemin dibine çakılır ve saplanır herşey
    Ve kapılar örtüldüğünde dışardaki kıyamet
    Akıl zihin hayat ve sicil tokuşturup yarıştırarak varılan akıbeti furya fena,
    İçerdeki ceset morgundan intihar girişimli alış verişi tastamam ederek
    İnsanın üstünde anlaşılabilir sadece kan revan ağıt hıçkırık bela hiddet şiddet ve cinnet
    Soktatesten bu yana binlerce yıllık tutmuş ay gün hafta ve seneler ve bilmeliydin ki
    Bilecektin ki
    Biliyor ve farketmiş olacaktın ki
    Künyesini sorana cızbız kertiklerde asosyal yorup yığan al işte bildiğin dünya
    Bildiğin o bu şu öteki sıfat zamir ismiyle cismiyle burası orası veya bir başkası
    Hepsi dahil bildiğin o bu şu öteli veya tek başına toplamda sen kendin

    Seyfi Karaca….. Eylül/23

  • tımarhane duvarı20.09.2023 - 15:41

    ….
    TIMARHANE DUVARINA ÜCBES SATIRLA 2
    ….
    Birim basi pul sayar, kupon biriktirir, kapcik yahut ambalaj sarar bükerken hayat, meraklisi insaninin istahini kabarttigi oranda A-SALAKLASMANIN murdar, geberik, muhtac, kevgir, mega, giga, tegra ve mendebur iliskisizligini tükürür kabizlastirir hem sinine hem de sinesine.
    Cünkü birim basi akil fikir hayat hayal his duygu düsünce…gibileri tokusturup yaristirmaksizin olup bitecek mebla degildir cesedinden ve cibiliyetinden habersize kovulmus sonsuz ölüm. Ki böylesi savma ve savrulma, ille ELiT BiLGELiGiN vahset dehset zulüm mezalim güncelli savaslarini, silahlarini, ilimlerini, bilimlerini AKIL EDIP ÜRETIR ve YAYGINLASTIRIRKEN, mecburen tüketimilmeye sundugu bütün degerler tomlamindan sönmüs sogulmus kavga nizah gerilim salgin doyumsuzluk ve mutsuzluk kulu ve kölesi insanlik bagimliligina kurulu BORSALAR tezgahini herkese haddinden fazla yetecek derecede sefalet yoksulluk gerilim bunalim hissesiyle dagitip paylastirdigi sirada elbette ki KURUL KARARIYLA degil, kisisel EGOLARINI doyurup tatmin etmek isteyenlerin hüner yöntem sifre formül gibileri labaraturlayarak icat eden BENLiK düskünü cinnet ve cehennem zebanilerinin payesinde veya sayesinde olup biten sabikasi kabarik cürümdür.
    Cünkü güzel, saglikli, güvenilir, inanilir, dayanikli ve saygin KALICILIK; sosyal-bireysel adini nasil ve ne sekilde yazdirirsa toplamda özgürlügü, paylasimi, sorumlulugu, kültürü, liyakati, ilgiyi, idraki, iradeyi, sanati…tüm toplumsal degerlerle yoran ve yoguran birbiriyle tokusup yarisan SÜPER ZEKA kusursuz ve mükemmelini her yolu mübah bilerek basari grafigi PARAMETRELERCE kullananin zevkine-keyfine hacic harac ölceklenmelerle degil, ORTAK AKLIN birbirini danisip konusup tartisarak saglikli cikarimlar yaptigi önemseyip önceleyen hassasiyetin emek zahmetleriyle hayatin dengesini dünyasini yurdunu ve yuvasini kurar.
    Cünkü keyfiyetin basina buyruk kükümranliginin borsaladigi akil fikir duygu düsünce hayat hayal ve insan tokusturup yaristiran intihar müessesesi insanligin tüm etkin degerleriyle beraber kokusturan ezen cürüten yozlastiiran ve bitiren sonunu getirirke, robot kapsülünde her sekil tüketim piyasasi ruhsuzluguna hormonlasmis SÜPER ZEKALILARIN ayni vampirlesmeden karakteristik bozukluklar hücrelenerek bozulduklari herseyi tüketim bagimliligi kirbaciyle kendilerine hapseden kiyameti ceker cevirirler. ORTAK AKILSA, toplumculugun onurunu haysiyetini dilini tarihini cografyasini dünyasini ilgisini iletisimini sicilini sanatini dünden kaynaklanan degerlerle yarina artirip cogaltmanin zinhinde ve kalbinde yasayabilmenin insanligina adanip armagan olan emek ve cabalar toplamidir.
    Bu baglamda DELISINE DIVANE olanlara sonsuz selam ve sevgiyle.
    Seyfi Karaca

  • tımarhane duvarı17.09.2023 - 16:21

    ……
    GÖCER GiDERKENE YiRMIÜC SULARINDA EYLÜLÜN
    ………
    Görmeden..
    Soluyarak bütün günleri saatleri senelere yillara
    Cocuklarin düsleri ve hayalleri pesinden gelecege giderek
    Dogrusu ne güzel..!
    Güvenlik kodlarini zihinsel tel örgülerini ve sifre duvarlarini asabilmenin gücüyle
    Hic de öyle gereksiz belirsiz uzaklara sürüklenip tasinmadan
    Derin yara cukurlarinda
    Kitlik kiranlarda
    Hasta ve yorgun iz birakmanin corak izlerinde
    Debelenip cirpinmaya tikanip kalmadan yarinki günaydinlara yuva kurup
    Acilmis kucaklarda inanip güvenerek aska sevgiye duygu düsünceler cagirmak
    Bir diyebilse insan ah…
    Bir görebilse, azmin cabanin emegin cesaretin özgürlügün gücüyle
    Duyulmadik seslerde nice sarki türkülerin örülüp örgülendigini
    Ellerinden cok kalbi titreyecek,
    aliskanliklarindan cok akli fikri bellegi bilinclenecek
    buyurmadan paylasabilmenin tahammülü kabülü sevinci ve onuruna
    Insan
    Yoklugu hicligi kendi hirsiyla artirip, cer cöp edip cogaltmadan insan
    Her güzel rüyada huzurun dengini kendisiyle konusup söylesecek
    Ve görülüp duyulmayi bekleyisin duraklarinda eskiyip cürümeden
    Insan, ah bir yetisip yetinebilse
    Büyüdükce büyüyen gökkusaginin kucakladigi dünyalari saracak ömrüne
    Öksüzlügün topraginda esen sicak rüzgarlar
    Ve yagan yagmurlar gibi yumusacik
    Ödül sunar gibi mutluluga iremden bagdan bahcelerden
    Kiyidaki denize, dagdaki cinara, yoldaki yolculuga, ask ve sevgideki tutkuya
    Israra
    Ikrara….
    Sonbaharin dudagina düsmüs dökülmüs cig sürgünleri misali yaraya melhem
    Doya kana yasama sevincinin sonsuz sinirsiz kainatina
    Gündüzün gurbetine,
    Sagir gecelerine yaban yazinin…

    Seyfi Karaca………..Eylül / 23

  • tımarhane duvarı17.09.2023 - 16:17

    ….
    TIMARHANE DUVARINA ÜCBES SATIRLA
    ……
    Degerli `Maria Puder ` ..hangi akla hizmet etti de burayi TIMARHANE DUVARI olarak vasiflandirip isimlendirdi orasini bilemem. Orasini burasini bilmemekle beraber hayatin ve insanligin üstünde cila ve cerrak dokunuslari kurcalanip oynanmamisliga dair tüm cekismelerini, celiskilerini, aykiriliklarini, zitlasmalarini örtüsen yahut hic uzlasmayan kabuksuz kapaksiz bütün kaliplar disindaki koskocaman sonsuzlugun, hic bir tirip, ukalalik, üstencelik, buyurganlik, kibir, haset, fesat, bagnazlik ve bencillik gibi herseyi sinirsiz bir tükenise sürükleyerek öldüren KEYFIYET KUDURGANLIGININ dogurdugu arizalara ve bozulmalara karsi dik duruslu ÖZGÜVEN svecenligi olarak aldim anladim ve kabul ettim burayi.
    KAFATASI ölcerek herseyi katagorize edip hiclige hücreleyen ve kistaslayan AYRACLAR konsumunda, herseyin pariltisi ( en basta insani ESYA MANYAGINA CEVRIMLEYIP yaratiklastiran ) kendinden kopyalanmis kof ve kalabalik yiginlari tüketim toplumu ve YAPAY ZEKA CAGI ASOSYAL`i olarak bozup bozguna ugrattigi artik kimsenin tartismadigi gerceklikle…
    Böylece vakkumlanmis bir esaret sürüncemesinde elbetteki akil fikir duygu düs düsünce hayat hayal hasret ASK sevgi saygi özgürlük güven irade idrak paylasim baris huzur mutluluk….hersey ve hersey cürür carmih gerer ve MORGLASIR.
    Bozulan herseyin basina (I QU ) AY KU `su herkesten üstün , etkin, yetkin, baskin ve buyurgan olma gibi insan aklini PARAMETRELERLE ölcüp yaristiran mükemmelliyetciligin birincisine katlayip büküp KATAGORiZE EDEN ayristirici, asagilayici, dislayici ve isine gelmeyeni acimasizca hayatin bütün hassas alanlarindan kovulmusluga serbest piyasalayan cinnet sarmalinda sonsuz ve bitimsiz KABA INSAAT külüstürüdür insanlik. Haliyle de hic bitmeyen tamirlere tedavilere doktorlara avukatlara yalvar yakar mahrum aciz ve muhtaclik duyar. Sonra da hani var ya…
    „ Ammmaaaaan irbaaam lan, hasdiyim hasdiyim, hasdiyim diyon, hergün aksam da sarilip öpüsüp sevissek diye saatler sayiyon „ durumu gibisine matrak maskaralar devsirir dönüsür intihardaki zivana.
    Buranin ismi bu yüzden SIS CINGIRAGI veya KIYAMET SORENI`de olabilirdi. Öbür taraftan -romanciyi ikili rolde yoruldukca yedegiyle degistiren alisagelmislikle- SERVANTEZ`in ikinci oglu Sanca Panco`nun tenekeden sapkasi var miydi yok muydu cok da önei yok…!
    Ama MARIA PUDER`in bu duvari, BASKI`nin GRAVITILER püskürterek modern köleligin anlasmali sokak cocugu yaramazligiyla markalasmis yapay, sanal, sahte, soyut karalayip boyadigi onca zibillikten cok daha gercek, samimi ve sahici burasi. Bu yüzden de hic olmadigi kadar ortak paylasimin sevincine dair, aklimi fikrimi zihnimi ötemi berimi büyük bir mutlulukla yorarak, gelip gitmeleri hic gocunup yüksünmeksizin kendi semt sokak ve evsinmisligimden biliyorum burasini.
    PUDER`e saygi sevgi selamla.

  • tımarhane duvarı31.05.2023 - 18:23

  • tımarhane duvarı31.05.2023 - 18:21

    ...
    IKiNCi YENiYLE ÖZDES CÖKÜS ve CÜRÜME SÜRECi 2
    …….
    Toplumlarin ortak akil fikir hafiza bllek bilinc dil konusma iletisim kazanim ve paylasimlarini nitelikli, cagdas, kalici , gercekci , inandirici ve samimi huzur güven ve istikrara baglayip büyüten en baslica servet zenginliginin basinda Kültür-Sanatin geldigi, degismez ilkelerin degisen kosullara dayanikli direncli bagisikligi saglayici onur hak adalet saygi sevgi ahlak cesaret özgürlük dürüstlk dogruluk liyakat özgüven gibi sayisiz degerler toplaminin bilimsel egitimliligiyle kiside ne kadar kimlik kazanan karakterlilige direk ve dogrudan ilintilidir.

    Yorucu zahmetlerinden üsenip yüksünmeksizin kisiyi kendi özgür iradesine egitip ögreten HUKUKUN ÜSTÜNLÜGÜ ilkeselligiyle cevresine dogasina gecmisine gelecegine toplumuna dünyaya insanliga ve deneyimli degerler birikimlisi kendisine her konuda sorgulayan akil fikir idrak dirayet duygu düsünce - yol yöntem bulmada hic bir zorluk cekmeyen- ve algilarin sahibi insan degerliligi, ögrenerek büyüdügü hayatin hic bir kör kurak kirlenme bozulma dayatma rüsvet pirim tehdit baskilama ve etkilesimlerinde takilip kalmayan özgün, duyarli, titiz, saygin, onurlu, kararli, azimli, inancli, birikimli, hünerli, becerikli, ve donanimli zenginligin kimligini yasar ve yasatir.

    Aksi haldeyse bellek ve bilinc altina özenle narkozlanmis UYUSTURUCU ve ALISTIRICI afyonlarla, kolay yidilip güdülebilirligin gördügü duydugu baktigi bildigine veya bire bir taniklik ettiine dahi kendi varlik bildirimi ve özgür iradesi olmayan buyrulmus kodlamalar esaretinnde kökten kapalililigin, GERCEKLIK DUYGU DEGER ve DÜSÜNCELERiNi kaybetmis, hic bir kosulda itirazi tepkisi sorgulamasi mümkünsüz yozlasmalarin ve körelmelerin kulu kurbanidir insan.

    Böylesi durumlarin her kosulda isler calisir ve gecer akcesi ve yakit tanki, herkesin hic bir toplumsal yasam ortakligini dikkate degere almayarak icabina keyfine nasil geliyorsa, basina buyruk kendince dogrularinin kul kurbanligina saplanip dayatarak, sonu gelmeyen bozulma parcalanma soguma ve kopuslarin bütün degerleri yerle bir olmus ve herkesin birbirine kendini baskiladigi gecimsiz mutsuz dengesiz düzensiz insan sekilci sembolcü güc gösteris bagimlisi özenti tipini ve doyumsuzluk iliskilerini hortlaklasir insanlik dünyasi ve toplumsal hayat.

    Sanayinin endüstrileserek koldan yandan bütün kosullari kendine baglayarak Tüketim Cilginligini körükleyeren kiyametlere ilerlemesi ve sanatin ilimin kültürün bilimin teknolojinin satilik söhretlilige zirve yapmasiyla insan duyarliligina dar hic birseyi sag diri saglam ve hayatta birakmayan bütün bu yikim tahsilati, daha da sarmal sapkin acimasiz soyut yapay sahte ve azgin iliskilerle, kurulu tezgahta algisi ilgisi kökten beri kundaklanip kodlanmis KUL KURBANLARIYLA birlikte alip satanlarin soygun sömürü vampirligine ve asosyal tüccarligina servet kaynakligi eder.

    Yalanlarla alisip avunarak seyrettigi dünyayi ve hayati yikima sürüklenisini uzaktan seyretmenin suni tenefüslü nester atma isine soyunup girisen TANZIMAT´la birlikte, Emirgan`lardan Gülhanelere Saray ve Saltanat Bahcelerinde okunan ( fermanlari okuyan ne Türkiye Cumhuriyet`ydi ne Atatürk ) yenilgi buyruklari nitelikli Humayunlar ve Fermanlar`la beraber, Sinasi-Namik Kemal cabalariyla TERCÜNAN-I AHVAL kendine göre dilde yazida yük ve yükümlülük üstlendi.
    Yikimin önlenemez topuklayip gidisini bu damarlara bagli ZIYA PASA artik köklesmis urlasmis yerlesik ve yaygin Dogu-Bati, yergiyle övgü, ilimle cehalet, ihmalle imar, haramla adaletin, ihanetle dogru dürüstlügün temel celiskilerine dayali keskin ayirdimini gözledigi yasadigi ve taniklik ettigi gerceklige dair yazdigi Gazelde :
    „ Diyar-i küffari gezdim beldeler kesaneler gördüm
    Dolastim mülk-i islam`i bütün viraneler gördüm
    ….
    Cihan namindaki bir maktel-i ama yolum düsdü
    Hükümet derler anda bir nice sal-haneler gördüm „

    Gazel, sürükleyip götüren korkunc ve kacinilmaz yikimin buhranli bunalimli girdaplarinda bogulmus tükenmis insan tanikligiyla, duygusunu düsüncesini kime ve nereye yazacagini bilmeden derin dipsiz karalik vilinmez belirsiz kivranip duran boslugun hali diliyle, yikim günleri cekip sürükledikce yaklasan felaket ve kiyametin habercisi - acidigi yerleri henüz duyarak yasayan insan kalbiyle- niteligindedir.

    Ordan ötesi, ilerisi arkasi gerisiyse …:
    Diledigi renge istedigi cismi boyayip süsleyen, tarifi tanimsiz anlamsiz ve avareliklerle dolu sekli surati davranisi kendini tarif etmeyen maskesini mahluklugunu; her yetkiye sahip olanlarin sergiledigi yoksul sefil baskilayan yozlastiran özenti ve imrenti esaretindeki, „ ben böyle yaptim bozdum sen kendinden sana ne, „ zorbaligini ve despotlugunu dayatarak; yalandan polümden uyarli ayarli muhalifligin önce üstün körü karsi cikip, sonra insanlarin sefaletle süründügü beklentilerini hep yenilgiyle sonuclanan siyasi tezgahta bosa cikararak kaniksanmis sürekli kayip yitik yikim ve degersizlik bagisikligini oldugu gibi kabullendiren siyasi istismarciligiyla, her haydut harami dayatmasina dolaysiz ve direk ortaklikla destek ve yardimci oldugu…
    Her deneyim ve birikim, kaniksanmis aliskanliklarin besleyen barindiran BAGISIKLIGINI örer dokur gelistirir ve donatir. Olumlu veya olumsuz gerekcelendiren bahanesi ne olursa olsun Adanmislik, körü körüne kul kurban olmalarin sürekli alt yapisi saglanm ölümcüllerini yasayarak provali deneyimli yokluk ysefalet aci keder kaygi korku endise gibi ve pek coklarina narkozlanmis bilinc alti dolgulari yapilip yerlestirilerek - morg hali süreklilik arzeden – operasyon sancisini bile hissetmeyen; cinnetini kahrini kederini cilesini zavalliligini överek vazgecilmez yasam nafakasi sayip bilmeye fakir fukaraligi kutsayanlarin soygun vurgun sömürü talan ve yagma gözdesi olmayi kendine onurdan ve itibardan sayar.
    Cay simit muhasebesiyle milyarlar tirilyarderlerin servetine sarayliligina mezun olup terfiye edenlerin nerde ne zaman neye kirilma bozulma dagilma veya sonsuza kadar tepkisiz sessiz tanri bildigi yagmaci sömürücü vurguncu yolsuz haksizlik sultasina ve imtiyazli haramilige ADANMISLIGA ebediyyen özel operasyonlarla akli fikri iradesi bellegi bilinci hafizasi uyumlu kulluk kölelige sartsiz kosulsuz baglilikla narkozlanarak ( kendi gecmislerinden geldikleri yeri, yüksek ücretli Bop tezgahina özel sosyoloji ve pedagoji danismanlarinin da toplumsal kaynamalarda olup bitenlerden okuyarak ekleme ulamalarlar tavsiye telkin ve tembihlerde bulundugu ) egilip büküleceklerini cok iyi billenlerin, ebediyyen kul kurbanliga adanmislara cay simit sefaletini cilesini yoksullugunu haktan revadan tesis tayin iskan ve terbiye ettigine gücenip gocunmazlar bile…

    MAKBER…Ziya Pasa`nin yol ve menzil verdigi ve olacaklarin önceden sezgileyen ileri asamasina ön gördügü derin diplerde savrulmanin kapidan esikten hic bir saglam yerini birakmayan ülke toplum dil kültür iletisim güvenlik yagma yikimlarinin dayanmis gelmis catmis ve herseyin artik sürükleyen yere devrilip bosalmaya dogru izdiham halini aldigina bütün yogunluguyla yasanilip hissedilen, artik cerrah lokman bilmez -dinlemezlik komasidir.

    Osmanli`nin ne dogu ne bati yeri meskeni belirsiz sürekli yenilgilerle ice dogru ezilip büzülen kol damar toprak cekilmelerinde sosyal-siyasal her türlü hayatin elden kayip gittigi, insan kaybi en basta ilimle ihanetin, celiskisini tarif etmekte akil sir erdiremeyen kesintisiz cöküs ve yikilis zirvesidir orasi.

    Hani derler ya, `bükemedigin bilegi öpmek..` ten olsa gerek, ilim getirsin diye devletin yolladigi aydin bilgili egitimlilerinin ya kerhane -meyhane hovardaligina kendini verip insanlik iflasiyla geri döndügü; veya gezdigi gördügüne hayran ve hasta kalarak; ilahligina tapinararak afyonlanip ipnotize olduklari sekilleri, suretleri, akimlari, tarzlari, türleri, dekorlari ve özentileri kedilerine acaip SIR KÜPLÜLÜGÜ vakfederek sonsuz yikilisin ve dipsiz karanligin yanar-söner isildakligini yüklenir getirirler , sefil gidip de fiyakali forslu dönenler.
    Böyle bir yikik bina, sefil insan, yilgin toplum ve degerler komasinda ören haneler muhtacliginin cerci ve carsi cilingirlerinden biridir ABDÜL HAK HAMiT TARHAN. Devlet kademesinde seckin Aile ortaminin sagladigi imkanlarla Dogu-Bati hatti ve hudutsuzlugunda cok yer gezmis görmüs dolasmis, cagdaslari olanlari bilhassa gelenegi hic bozmayarak Fransizlar`dan cok sey okumus cevirmis yazmis yayinlamis, kendisi de devlet admliligini babadan kalan miras`la her yetkiyi yasadigi hayatin sürükleyiciligine göre eksiksiz limitsiz kullanmis; ilk evliligi ve karisi Fatma henüz on üc yasinda kiz cocugudur .
    Sonralari önüne gelene evlilik arkadaslik izdivac teklif taltiflariyla, Hindistan`da kaybettigini Belcika`da bularak; Ingiltere`yi kendine ikinci vatan bilmis ve konuslanmis. Hatta öyle ki, tiyatro yazarak Edebiyat girisi yaptigi ve kurguladigi hikayelerinde üst düzey zümrelerinden baska hic kimsenin olmadigi kapali ve ic mekan istanbullulugunun zamanla siir`e dönüstügü, toplumsuz aidiyetsiz kendinden ibaret ve kendisiyle bildigi yanlislarin dogruluk sanrilarini sinir ufuk tanimadigi, utta ihtiyatta öylesine ilerilere gider ki Tarhan; anlasarak bosandigi Belcika`li kadina kadin baskasiyla evlilik yaptiktan sonra ekrar müsteri olurken kadin`la kendisinin arasindaki yas farki otuz küsürlrin cok üstündedir. Ve hayatindan ölerek eksilen her kadina tekrar tekrar MAKBER yazip yaymak istemistir. Cünkü her ne kadar seckin özel üst düzeylilige soyutlayan hayat tarzinin dibinde odaciklarinda korunakli bir hayatin kalemsörü ve devlet erkancisi olsa da, yasanan yikim öylesine catirdayip homurdanmaktadir ki, her yeri mezarlik Makber zindanindan baska, yazacak maddesi ve malzemesi yoktur Tarhan`in

    Türk Edebiyat Sanat ve Siyasetinde SEMBOLCÜLÜGÜN FRANSA`sini kendilerine tapinak bilen IKINCI YENI gelisim dönüsüm sürecini, Ahmet Hasim, Hamdullah Suphi, Ali Canip Yöntem, Mehmet Behcet, Yakup Kadri Karaosmanoglu , Izzet Melih ve pen coklarinin , Edebiyati Cedide`sinden FECRI-ATi`cilerin asli sembolistligine ön taksit e taksim gecisleri yapan Abdulhak Hamit Tarhan; delik desik yenilgiler ve yikimlar sürecindeki kurulu nizamin mihenk taslarindan biriydi.
    Ömrünün sonunuysa Türkiye Cumhuriyeti meclis binasinin SENATÖRLER kabinesinde son evliligini dünya turu yaptiktan sonra Türk bayanla bitirerek sonlandirildi. Makber`i yorup incelemeden önce Fransiz sembolist etkilesimcilerinden ve MERDIYEN.iyle ünlü ve BAUDELAIRE -Valleriy animsatmali Ahmet Hasim…

    YOLLAR `siirinden bir bölmdür..:
    Bir lamba hüznüyle
    Kisildi altin ufuklarda aksamin günesi
    Söndö gölgelerde aks-i girye-vesi
    Gecenin avdet- i sukunüyöle

    Yollar
    Ki gider kimsesiz, tehi, ebedi
    Yollar
    Hep birer hatti-pür-sukut oldu
    Aksamin sine-i gubarinda

    Onlar
    Hangi bir belde-i hayale gider
    Böyle sessiz ve kimsesiz simdi

    Meftur
    Ve mühteriz yine bir nefha- yi hayal esiyor
    Bu nefha dallari bi-tab ü bi-mecal uyutur
    Sonra eyler giyahi nalende
    Sonra agus- i ufk icinde ölür

    Ey kalb
    Seni öldürmesin bu saye- i seb
    Iste, bir dest-i sahir ü mahfi
    Sana nur-i nucumu indirdi



    Mskber degilse bile, Makber`e yakin püryasin perisanligin hali dilidir Yollar`da neyi nereye baglayip götürecegini bilmeyen sembollere ve simgelere signarak, suskunlugunu her yere dagitip sacan elem keder bogumlsrindaki Ahmet Hasim
    ABDUL Hak Hamit Tarhan Makber` ine yakin bakip irdeleyen yazinin diger ileriki sayfasinda devam dilek ve düsüncesiyle.

    Seyfi Karaca…………Mayis / 23

  • tımarhane duvarı31.05.2023 - 14:57