Bulutlu bir havada,
Otururken kumsalda,
Yerlerde karafatma.
Boynu bükük incir ağacı da var ardımda.
Kısa, yaralı ve bodur…
Aynı ben!
Bilirim.
Bende bilirim iğde ağaçlarını.
Bilirim.
Bende bilirim sevdalının yalvarışlarını.
Bilirim.
Bilirim çocuk!
Bir akşam üstü,
Otururken iştimada
Eksik çıktı ikinci mangada.
Ey piyade can dostun kimdir?
Can dostum Manisa,
Gece kuşu misali,
Gezerim diyardan diyara…
Bir yudum çay, selam, sohbet ve makara,
Tütün ekmiş bir çiftçi çardağında…
Sonra;
Daha olmamış karpuz çanağındaki bostanlar…
Açlık dediğin;
Bir sürgün sefalet
Dünya dediğin;
Bir hüsnü mübarek
Yokluk dediğin;
Durgun su üzerinde çırpınan bir balık
Hayat yolsuz bir limandır.
Bazen hayatın dümeni sendedir,
Bazen zihninin gittiği yerdedir.
Son durak hep aynı limandır…
Yoluna çıkan gemileri ezip geçersin,
Hayatım, hayallerim ve sen.
Ve ben,
Ve bendeki sen,
Ve sendeki ben,
Ve ikimizin arasında sıkışıp kalmış,
Benlik duygusundaki bizlik…
İki odalı köhne bir evde
Uyku sarhoşuyken,
Bir ışık belirdi penceremde.
Bir o kadarda yorgun, üşenci,
Lambayı söndürmek için
Ceketin altındaki düğmeye uzanan elleri,
Çocuk: Dut ağacından mı bu?
H.dede: Hayır, Evvel zaman içinden.
Çocuk: Hangi günden?
H.dede: Son günden.
Bazen rüzgarla, kendiliğinden geliverir.
O özel an.
Ve işte o öyle bir an ki;
Cümleler çıkıverir iki dudağın arasından.
Sözcükler gücünü göstermiştir artık,
Sıralanıverir ip gibi kendiliğinden.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!