Madem ki sevmedin,
Güle güle gözümün nuru.
Madem ki inanmadın,
Ya da ben sevgimi gösteremedim.
Git be gülüm.
Hani yağmur yağar da üşür ya insan,
İşte sende beni aşkınla ıslattın, ıslattın ve kaçtın.
Esen rüzgâr daha da kuvvetli üşüttü, beni bu hayatta.
İstesem de ısınamam artık, bu ömür yolunda.
Gittin, gittin ve gelmedin ne çare.
Oturdum bir Cafe’ye,
Burada ortam şahane,
Eski günler bahane,
Aklımdasın Dürdane.
Az mı girdik günaha,
Bir delik buldun da girdin içeri,
Sakın heyecan yapma çocuk.
Nar ağacına dünedin.
Sakın tane tane filizlerini dökme çocuk.
Sonra kalamazsın bahara,
Kör olsun bu gözler seni sevmediyse,
Yemin ederim aşkın saklı kalbimde.
Ben seni her şeyinle sevdim,
Sen ise beni bir hiç için terk ettin.
Sen, yanımdayken yabancı gibisin.
Gülşehir de bir yabancı,
Ama iki candan dost.
Biri ramço dayı, diğeri boyacı.
Tarsus'un bağrından kopup gelmiş ramço dayı,
İstanbul’dur onun sevdası, ilacı.
Bu toprak örtüsünü çekecekler bir gün üzerime,
O zaman soracaklar, “sen ne yaptın hayatta? ” diye.
Onun hiçbir suçu yok,
Ben “ben sevdim! ” diyeceğim.
Kurumak üzere olan bir çiçeğe, su dökmektir seni sevmek.
Kırık aynalara bakıyorum,
Bölünmüş bedenim.
Geceleri hep düşüme giriyor,
Cansız hayalin.
Kırılmış aynalar, paramparça simalar.
Artık geride bıraktıklarımı değil,
Bırakamadığım gözlerini, geleceğini düşünmek istiyor insan.
Ama yapamıyorum.
Unutamadığım ne olur bakma öyle.
Kısma gözlerini, güldürme, coşturma,
İçimdeki aşk alevini…
Sen hiç sevmemişsin sevgilim,
Halbuki ben aşkınla ölebilirim.
Seni sevmek suçsa sevdiğim,
Hayatıma son verebilirim.
Sevmek ölümden bile kötüdür,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!