Ağlama ey mavi yalı
Ben gideceğim; ama sen buradasın
Ve gönlüm hep maviliğiyle seninledir.
Sakın ağlama!
Ağlayıp da masmavi gökyüzündeki
Bulutları savaştırma!
Mor mor açan,
Bir sümbül gibiydi sevdamız.
Ta ki o güne kadar,
Ölüme inat bekledim seni…
Bir kedinin,
Bu aşka ne çare,
Olmuşum pare pare,
Düşmüşüm bir zalime,
Beklerim seni hayallerimde.
Gönül istemez ötesini,
Bir resim gördüm ki inci tanesi,
Rüyalarımın ve gönlümün cennet bahçesi,
Vurdum duymaz belki, belki de sevmez beni.
Ama, ölsem de unutamam o resmi.
Aslında saf görüyorlar beni,
Bayram şekeri gibi tatlıdır hayat.
Bir fidanın güneşi görmesi gibi...
Yeni yetme bir çocuk,
Nasıl tadıyor sa hayatı.
Eski bayramlarda öyleydi;
İki kız tavla oynuyor,
İkisi de karşımda duruyor.
Kıvırcık olana baktıkça,
Ruhum sanki uçuyor.
Masada farklı bir hava var sanki,
Sen ve ben iki bulut olsak,
Çarpışsak bir yıldırım atılsa ortaya…
Eli kolu yumuk,
Küçük bir çocuk…
Keşke başka bir dünya olsa,
İşte sen gökte bulut olsan,
Soma yolunda bir muzriplik vardı gönlümde.
Akşam oldu da,
Ben olamadım daha…
Şu soğuk gecede, bir nokta buldum.
Yukarıda yıldızlar parlıyor
Ben bilmem öyle “Like - Mike”,
Sen kendi bedenini beğen önce.
Hem herkes seni beğense bile,
Zerrelerden bile zerresin bence.
Kadına kalkan bir el vardı havada.
Güçlüydü, kudretliydi, heybetliydi vurmadan önce.
Amma vurdun mu içi yanar,
Adamın…
Sonrası daha zor;
Hasretlik kalbini dağlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!