Ellerin saçlarımda değil ya,
Canım sızlıyor.
En derinde bir yer acıyor.
Benim evim sen,
Senin evin bana yasak.
İçimde kuytu köşede bir çocuk ağlıyor.
Şimdilik gidiyorum sevgilim.
Çiçekler ektim gönlünün en derinine.
İyi bak onlara geleceğim
Çocuklar saldım bahçelerine.
Besle büyüt onları diye.
Beni beklerken düşler kur sevgilim.
Kalp sancım,
Sol yanım;
Şimdi sende onlar gibisin..
Kulağım telefonda senin sesini ararken,
Başkasının sesi sessiz şimdi..
Gözlerim sensizliğinde bile sana bakarken,
Başımı kaldırıp gökyüzüne baktım sonra..
Sesimi uçurtmalara bağladım.
Rengarenk konuştum sonra.
En güzel cümlelerimi sana kurdum.
Sana baktım, aşk soludum...
Sonra farkettim ki nefesim senin,
Bedenindeki yara izlerini merak ettim.
Sordum.
Anlattı.
Kalbindeki yara izlerini sordum, sustu.
Bedenimde sayısız yara izi vardı.
Merak etmedi.
Sararmadı daha dün kurduğum düş.
Eylüle bağlayıp denize attığım umut taze henüz.
Acı, pembe bir buluttan düştük birlikte.
Gözümü kapattım diye bilmedim sandı o da.
Yirmi saat önce vurmuş o serçeyi.
Belki de yanımdayken görmüş.
En çok eylül üşütür insanı..
Yere düşen, sararmış bir yaprak çarpar gözüne,
O yapraktan farksız olduğunu anlarsın..
Göçmen kuşlarda kimsesizliğini hatırlarsın..
En çok eylül üşütür insanı..
Sonra, her aşkı eylül sanırsın..
Şimdi gidiyorum, hoşçakal..
Eylül koşuyor, yetişmem lazım.
Mavilik uzaklaşıyor, akşam çöküyor..
Yıldızlar belki hiç çıkmayacak..
Nefesim yetene kadar koşmam lazım..
Adını taşımam lazım bahara...
Rüzgâra ses ver.
Ne söylemek istiyorsan söyle.
Ben duyarım.
Kulağım hep rüzgarda.
Kokunu getirir diye ,
Yüzüm dönük hep rüzgara.
Çünkü içimdeki bütün şarkılar sana söyleniyor.
Yeryüzündeki bütün şiirler sana yazılıyor.
Kime seslensem senin adın.
Kime baksam gördüğüm senin yüzün.
Sevgilim, yokluğunun gölgesi iyi olsa da
Varlığının güneşinde kavrulmaya razıyım.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!