Yaz sıcağında su fiskiyelerinden
Toprak kokusuna
hasretim.
Rastgele döşenmiş taşların
tenindeki kavuşma
serinliğim.
Zaman bir nehir gibi akar,
Sessizce ve usulca…
Bazen hızlı, bazen yavaş,
Saat ibresine takılı anlarda.
Kırık bir kalp taşır,
Belki aşk,
Gül bahçesine yağan yağmur
Güneşin kavurduğu tendeki kuruluk
Enstrümanda çalınan nağme kadar uzundu...
Belki de aşk,
Gökyüzü kızıl perde
Çığlık sesi her yerde
Yanıyor taş, yanıyor ağaç
Suskun kalıyor kelimeler acizce
Bir çocuk koşar, yüzü kül içinde
Dokuz aylık aritmetik rakamda,
DNA'ma yön veren rota,
Benliğimi çizdiğin harita;
Evren gibi sıcak kucağında.
Yeṣilligine bürünen dağlara
Kara bulutlarin
kapladigi
Zamanin döngüsüne
kavuşan
Mevsiminde yaşam...
Aynı şehirde olmak vardı seninle,
İki laf edip dertleşmek gönülce.
Bakışlar susar, kelimeler dile,
Demli çay muhabbetiyle özlemce.
Zaman mı kırgın, yoksa sen mi bana,
Kış sustu,
karanlık çekildi köşesine.
Toprak,
yorgun uykusundan kalktı usulca.
Bahçıvan göründü bahçede
Bir tohum düşer
toprağın yüreğine,
Yeşerir umut,
sarılır köklerine.
Diken de olsa
yolculuk gülüne.
Dünya,
o gün durdu sanki.
kuşlar suskun,
Zaman bile başını eğdi.
Ardında kocaman bir boşluk,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!