Gökyüzünde dilek kutusuna biriken
Kaymasını beklediğimiz yıldızlar var,
Temmuz sıcağına uzak teni.
Gözbebeğinin güneşe temasına engel
Pencere ardında kilitli yaşamlar var
Bakın şu zarafete,
Nazlı nazlı göz kırpıyor sabaha.
Günün ilk ışığıyla başlar uyanış,
Az sonra kalkar dansa,
Tatlı bir ezgiye karışan topuk sesleri,
Şen adımlarla yankılanır taşlarda.
Neden kelama sarılırım bilirmisin?
Sesim duyulmadığında,
yüreğim bağıra çağıra sustuğunda,
tek yoldaşım olur tümceler...
Sözüm hacize uğradığında,
Rüzgar sert eser kuzeyde
Kuraklığı yüreğinde yurdun insanı
Savurur "Urd fırtınası ."
Yeşillenir gökyüzü eylülünde
Güneşten dağılır aurası.
Dirlik düzen kurulur mu
öfke ile,
Kulun hakkı verilir
usul ile...
Deliyi saldın ortalığa
Seyri manzaramda
İki balıkçı teknesi
Denizdeki esinti
Buz gibi yalıyor dalgaları
Mevsimlerden kış alameti
Balıkçılar akıntıya karşı
Kale duvarına tırmandım
taş keskin
basamaklı.
Duvarın penceresine yuva yaptım
göğün maviye
yakın gözleri.
Serseri mayın tarlası üzerine serilmiş
Yeşilliğinde oynayan çocukların
Yanlış bir adımında
Çığlığının karışımında yaşam.
Engebenin yersiz
Nehir bu!
Bazen serinliğinde
yüzersin mavinin
Sonsuz sandığın
Özgürlüğün her kulacında...
Dünya dönerken ağır ağır,
kardeşliğin sesi yükselir yüreklerden.
Bir çiçek çatlatır toprağı,
bir çocuk gülümser,
bir halk hatırlar
Yirmibir mart sabahını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!