Oyun da olsa, macera da olsa,
Bu aşktan maksadın çıkar da olsa,
Kanmaya razıyım yalan da olsa,
Razıyım sonunda hüsran da olsa.
Sus söyleme sakın… sakın acıtma!
Ne her horoz sesi
Doğacak güneşin müjdecisi.
Ne her şimşek
Bir gök gürültüsüne haberci.
Kimi gözyaşları
Sevince akar.
Ta benim ben olduğumdan beridir ki,
Bir sesleniş titretir tüm benliğimi,
“Bekle” der bu ses bana sadece bekle.
Yankılanarak devinir her zerremde.
Yıllar var beklerim içimdeki sesi,
Gözle görülüp elle tutulmaz.
Ne zaman yoklar hiç belli olmaz.
Sınırsız bir duygudur şu ilham,
Ele, avuca, kalıba sığmaz.
Aşk gibi, kin gibi kalbe çöker.
-Küreselleşmenin Eşiğinde-
Hep geliyorum derdi,
Gelemezdi.
Söyle çocuk…
Kim verdi eline sapanı da,
Saldı güvercin avına?
Kan sıçrattın çocuk…
Leke sürdün kanla…
Şanlı Türk’ün adına.
İçmek istiyorum
Ne dersin?
Vıcık vıcık içmek…
Boğulurcasına içmek istiyorum.
Ellerini alıp avuçlarıma,
Gözlerinin içine baka baka,
Eğer “inandım” diyorsam sana,
Gülme sakın ardımdan
Beni saf sanıp da.
Gözlerini saklarken gözlerimden,
Güneşimi çalan akşam gibisin.
Ellerini çekerken ellerimden,
Yüreğimden vuran düşman gibisin.
Kim bilir belki de dönersin geri.
Bak daha gitmeden pişman gibisin.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!