Soğudu odalar soğudu buralar ne tuhaf tam da gittiğin gün zamanlama çok manidar
Eminim oralar sıcaktır bu kadar kalmazdın yoksa dönerdin mutlaka ne eder ne yapar
Lodosu poyrazı pek bilmem ben ama yokluğunun ayazı kadar üşütmüyor hiç bir rüzgar
İçimin duvarları ne kadar kalın olsa da delip geçiyor öyle sert öylesi tahripkar
Ne yapayım ben şimdi bana bir söyle nasıl korunayım bu ayazdan bu fütursuz soğuktan
Ansızın gelir hep böyle yakalar o aşk yaralar kalbini ki en güzeli de budur
Yanlışım yok hiç zannedersin sen ama tam o anda hayat notunu verir sıfır otur
Şartsız kayıtsız öyle biri çıkar gelir bir bakarsın tüm kalelerin yerle bir olur
Evsiz barksız yersiz yurtsuz avare dolaşırken kalbin onun yanında evini bulur
Ne olduğunu bile anlayamamışken sen kalp çoktan indirmiştir yelkenleri suya
Bakma öyle karşıma geçip sanki herşeyin tek suçlusu benmişim gibi
Sorma bir şey özenle seçip içimi en fazla acıtacak cümleleri
Durma hadi gideceksen git bak vakit çok müsait işte gördüğün gibi
Sonra bir gün dönersen geri bulamazsın ama beni bıraktığın gibi
Tam da şu anda aklımdan neler neler geçiyor aslında hiç bilemezsin
İçimi acıtıyorsun gelme ne olur artık aklıma
Hiç mi acımıyorsun yapma ne olur yazıktır bana da
Azıcık hatırı olmalı ama yaşanan onca şeyin
Akıl hiç kalmadı bende bi görsen ben bildiğin deliyim
Yine de düşünmüyor değilim bazen senli o günleri
Muktedirmiş gerçekten bir tutam saç bir çift göz değiştirmeye bir ömrü sessiz sedasız
El değmemiş bir yürekten dökülen bir kaç cümlem var dinlersen öyle saf öyle yalansız
Hemfikiriz kalbim seninle hayat zor severken ama söyle bana hangi aşk imkansız
Tam bitti derken kalkarız düştüğümüz o yerden bakarsın her şeye yeniden başlarız
Ay ışığım benim ah kopkoyu içimden çıkamadığım gecelerde yol gösterenim
Bacayı sarmaya görsün de hele bir ateş bak nasıl şubatlar ağustos olur
En can alıcı sözler dökülsün de hele bir dudaktan kalp nasıl toz duman olur
Rüyaları yormaya göreyim de bir hayra geceler bana en yakın dost olur
Ranzam pamuktan yastığım buluttandır o anda tavan yıldızlarla dopdoludur
İçimin pis karanlık sokaklarının dar yollarını aydınlatan meşalemsin
Büyüleyici bir vahşi çağrısın sen sanki karşı koyamadığım ve kendimden sana doğru yola çıktığım
Üstümde bir ağırlıksın omuzlarımdan atamadığım ve altında ezilmekten içten içe zevk aldığım
Şahane bir başkaldırı öyle görkemli bir isyansın ki yüreğim bana daha hiç böyle kafa tutmamıştı
Ruhumda ne varsa yerle bir şimdi ne yaptınsa bir gülüşünle eridi içimin o devasa buzdağları
Akıl alır gibi değil hangi şeytan bu kadar masum olabilir böyle usul usul kanıma girebilir
Söylenecek yeni bir şey yok bende her şey aynı işte bildiğin gibi
Şuram acıyor işte yine söyle cancağızım bu acı geçiyor mu
Öteleyecek gücüm yok dertleri hepsi kapıda alacaklı gibi
Buram buram sen kokarken odam senin de aklına yüzüm düşüyor mu
Vakit kaybıydım belki senin için ama bir bak ben de neler kaybettim
Kaç kez söyledin zalimdir onlar aşkı yaşatmazlar diye
Ama duymadım ben hiç seni dinlemedim bir kere bile
Kaç git sevdiğim buralardan hiç rahat bırakmazlar bizi
Dedin sen ama yolumdan dönmem ki ben bırakamam bizi
Bir düşün şarkımızı her açtığında niye yağmur başlar
Sınırında geziyordum tükenmenin ha düştüm ha düşecektim öyle zor bir vakitteydim
Eşiğinde duruyordum tam vazgeçmenin hani görsen bir vardım bir yok olmak üzereydim
Nasıl da inanıyordum ah aşk vardı ve ben onu bir kez olsun görmeden ölmeyecektim
Aslında biliyordum sevda dediğin koca bir yalandı ve ben onu hiç görmeyecektim
Şarkılar sustu içimde martılar küstü bu şehre derken gülüşünle aydınlandı içim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!