Değiştin mi benden sonra yoksa aynı bıraktığım gibi misin hala orada
Ulaştın mı aradığın o huzura yoksa alıştın mı koyu bir karanlığa
Yavaş mıydı zaman yoksa akıp gitti mi avuçlarından varamadan farkına
Gerçek miydi gözündeki o yaşlar yoksa yine mi yanıldım ben senin hakkında
Uğraşmaya gücüm yok bundan sonra bıraktım akışına olsun ne olacaksa
Bazen içten bir gülüş gökten tüm yıldızları toplayıp önüne seriverir
Ezilen üstüne basılıp geçilen hep benim düşlerim olamaz dedirtir
Takılıp düşsen de uzatıp elini yerden kaldırıp yaranı sarıverir
Üflese geçecek o an tüm yaraların dinecek acıların gibi gelir
Leyla olsan böyle tutulur muydum bilmem ama halim Mecnun'dan hallicedir
Sabah güneş vururken yüzüme uyandım sen kokulu düşlerden
Aklım karşı dururken kalbime hiç korkmadım seni düşünmekten
Dudağımda aptal bir gülümseme içimde çocuksu bir heves
İyi değilsin bu aralar bir durgunlaştın sanki diyor herkes
Fıkra gibi şaka gibi bir halim var biraz gülünç biraz düşündürücü
Efkarı borç bilirim kalbime ki bende bütün küçük sevinçler ödünçtü
Gönlüm arkalıksız bir iskemle sanki gelen hiç bir aşk yaslanıp ardına şöyle rahat bir nefes alamıyor
Ömrüm yapayalnız bir iskele senelerdir beklerim hiç gelmedi o gemi gelecek gibi de görünmüyor
Zirvesi belki durduğum yer kimsesizliğin yada taa dibi cehennemin hoş daha orası da bilinmiyor
Dönmeni bekleyecek gücüm kalmadı tükendim artık ama ölmeyi istesem de öyle hemen ölünmüyor
Ellerin yansa avuçlarımda şimdi yine bir beyaz zambak kokusu duyulsa içimin kış bahçelerinde
Bir eski zaman masalı aklımda kırık dökük bir yanık türkü dilimde
Bir yamalı ceket sırtımda biraz üşüdüm ama yürüdüm bütün gece
Bir keskin bıçak sokaklar vurup geçiyor anılar her köşede sessizce
Bir yanım buz kesiyor ama bir yanım küle dönüyor yangınlar içinde
Bir kurşun işlemez karanlık her yeri saran ki göz gözü görmez biçimde
Yok değil benim de sana çok kırıldığım zamanlar ama hep sustum ben bizim için
Az gelir şimdi ne söylesem sana aslında içimde bini bir para sitemlerin
Çok değil daha bir kaç yıl önceydi hatırla bana çok seviyorum seni deyişin
Vız gelir şimdi hiç bir şey acıtamaz beni acıtmıyorsa eğer bu vazgeçişin
Hoş değil ama bir sevdayı ayaküstü bir vedaya sığdırıp da hoşçakal demek
Ne olacak biliyor musun çok sevip hiç söylemeyeceğim
Uzaktan seyredip hep içimden kah ağlayıp kah güleceğim
Renkler yeşilden sarıya dönerken yalnız mevsim mi değişen
İçimden beni alıp giderken sen ben kahrımdan öleceğim
Yada bi ihtimal daha var belki benim kadar sevdiğini göreceğim
En çok istediğim şey bu evet ama bunu senden nasıl isteyeceğim
Bir pencere pervazına oturup camdan yollara bakmakla geçiyor artık her akşam
Üstümde kısa kollu incecik bir sensizlik üşütüyor kendime ne kadar sarılsam
Bir tren sesiyle irkilip dağılıyor ruhum şöyle bir an düşlere dalacak olsam
Gözümde büyüyor yol dediğin ne var ki burnumda tütüyor buram buram uzak sevdam
Ciğerim yanar cayır cayır her gece ve aydınlanır yokluğundan arda kalan şehir
Gözlerinden gözlerimi alıpta önüme bakmam çok zaman alacak biliyorum ve çok korkuyorum
Üstesinden gelebilir mi kalbim yeni bir yarayı daha sarabilir mi ama yok hiç sanmıyorum
Nereden çıktın geldin sen şimdi ne gerek vardı sanki olmuyor işte gidemiyorum kendi yoluma
Elimden tutacak mısın sanki yeniden çekip çıkaracak mısın düşersem o derin uçurumlara
Şimdiden deliler gibi özledim derdi yaa Sezen ben gülerdim eskiden olur mu öyle sevda diye
Bir sıfır öndeydin sen zaten hep benden o yüzden de ilk sen gittin bizden
En iyisini bilirsin herşeyin hep sen sual olunmaz hikmetinden
Tartıp ölçmüş biçmişsindir sen yine ve bizim için en doğrusu budur
Üstü kalsın sevgimin dersin bir de hiç kimse görmemiştir böyle gurur
Lazım olmaz bana aşkın deme bilki ayrılıklar hep sonradan vurur




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!