Ben Mecnun'dan sevdalı
Sen Leyla'dan güzeldin
Mor salkımlı bahçede
Hep yolumu gözlerdin...
Söğütler ayrı telde
Çamlar başka lehçede
..
Ilgıt ılgıt esen dağ yeli
Doğayı kucaklayarak
Kendi özüne inanarak
Sevda yüklü yüreğinle
Nerdesin sen nerdesin
Gönlünü yüreğini sevdaya
..
Sarılabilecek bir dal bulabilmiş
Mor çiçekli sarmaşıkları kıskandığım
Güneşli bir öğlen üstü
İçim kollarını çekti
Kollarımın zavallılığı
İçimi incitti…
..
Prunella
Seni o gün kırlarda
Üstünde mor elbisenle
Görünce çarpıldı Bella.
Haykırdı dağlara taşlara, inletti etrafı
Beru gel beru, Brunella.
..
Martın son baharın ilk günleriydi
Müjgan Abla bizim mahalleye taşındığında
Kapısındaki mor salkımların renginde
Perdeler astı eski evin pencerelerine
Mor salkımlar dökülse de günün birinde
Perdeleri kalacaktı ya geride
O tarihten sonra mahalleli
..
istanbul’da mor salkımlı bir sabah
ince ağrılar depreşir içimde
keskin bıçak geziniyor sinemde
gurbet türküleri inler dilimde
beyaz atlı bir hükümdar değildim
istanbul’a türkülerle girdim ben
..
İçimde hırçın dert nöbetleri, sevgilim gel de def et şu çektiklerimi
Yokluğunda sıkılır ruhum, sensiz açılmıyor neşem, şenlik kapıları.
Yorgun günden kalma akşamlar, vermiyor hazzını tükenmekte umutlar
Geceler keyifsiz, mor rengini yansıtmıyor kapkara, çıkmıyor yıldızlar.
Kabus olur gerilir üstüme sensizlik, hiç yaşamadım böyle belirsizlik
..
sevgim..,
kol atıyordu
asmalar gibi...
hep sana...hep sana...
sevgin..,
çiçek açıyordu
mor sümbüller gibi
..
Gün ışığı altında başlar bütün aşklar
Kalplerde kopacak fırtınaların habercisidir bakışlar
Sıcacık düşler kurarsın kızıl akşamlarda yapa-yalnız
Ve arzulara gem vurur "aşk" mor-gecelerde.
2009
..
(gel gir de kalbime, gör bendeki seni)
Seni görmeyeli ne tadım var, ne tuzum
Renkler tonunu kaybetmekte gün-be gün
Kızıl akşamlar mor gecelere uzanmıyor
Pembe şafaklar artık sökmüyor ruhuma
Sitemlerdeyim sensizliğe, anlamsızlığa!
..
Tatlı dillim aşka sözlüm karda ceylan buzda nar
Bal dudaklım ağca yüzlüm cemre düşmüş ilkbahar
Mor siyah saç telli zülfün gönlümüzden taç giyer
Al yanaklım türkü gözlüm bende sonsuz sevda var
fâ’ilâtün/fâ’ilâtün/fâ’ilâtün/fâ’ilün
..
Biz efe torunuyuz sırtımızda mor cepken
Belimiz de altı lokma kıyamet
Bir gözümüz nişanda,bir gözümüz yara almış yerimizde
Biz dertle dost olmuş,belaya nişan takmış,mertliği eş bilmiş
Sırtımızda mor cepken
Belimizde altı lokma kıyamet
..
Yıkıntılarımın arasında bitmiş akşam sefalarım ol benim,çünkü hanımeli kokulu bahçelerimi talan ettiler ve saksılarımda yabanıl otlar büyümekte.Güller de bülbüle hasret sevgilim.
Şafak vakitlerinden birinde çıkıp gel.Kaybolan zamanları yakalayalım seninle,yeniden yaşamak için sil baştan hayatları.Bir harami edasıyla yok edilen ne varsa kaybolup gitmiş yeniden yaratalım.Kol kol ırmaklardan sana döküleyim,çağlayanlar olalım.Talan olan bahçelerimde yine hanımeller koksun,ıhlamurlar büyüsün boy boy,saksılarda mor menekşeler.
Kirli yüzlü çocuklar koşsun yine sokaklarda,lunaparklar kurulsun.Rengarenk uçurtmalar süslesin maviliklerimi.Çocuk düşlerim geri gelsin bir grup vakti tüm masumiyetinle ve sen papatya kokularıyla gel.Hala tenimin kokusu üstündeki tişörte saklansın,bakışlarında anımsadığım şefkat.Ellerinde üşümüş akşamlarımız olsun.Bana dokunma ürkekliğiyle titresin yüreğin, sana sarılmak hazzıyla gel.
Ben seni hep bekledim bu derbeder mahallede.Sokağım,yine sarı sokak lambası renginde,gittiğinden beri de içim içimi kemirmekte.Aynı şarkıyı dinliyorum sürekli.Plak takılmış,zaman takılmış ve ben takılmışım sana.
Beklemek yok mu? Ah o beklemek.Sen nereden bileceksin ki seni beklemek nasıldır.Nasıldır kuruyup kavrulmak? Çatlak dudaklarındaki kan damlası kadar olmak.Bir kurtulsan bulutlarından,yağsan üzerime yağmurlarınla ve ben yeniden yeşersem bereketinle.Tabiatım şenlense..Çiçek olsam,bahar olsam,sen olsam..
..
Kim daha çabuk yer değiştirir
Kuşlar mı,düşünceler mi, kim kim?
Düşünceler,evet,kara,ak,mor,yeşil düşünceler,
Düşünceler kocaman anlam kuşları...
(Fazıl Hüsnü Dağlarca)
..
Sihirli bakışlarının büyülü gözbebeklerinden
Sen benden hiç silinmeyecek kadar
Ben senden ansızın silineceğim sevgili.
Gün aşırı kızıllıkların mor gecelerinde
Yalnız seyrederken evren aşkı venüsü
Erecek miyim bilmiyorum, pembe şafaklara?
..
Bugün seninle oturup karşıkarşıya
Kızıl bir akşam üstü, ya da mor bir gece
İstersen uyumayalım pembe şafaga dek
Sarılmak şart değil, anlatalım birbirimizi
Neden "biz" olamadık, soralım birbirimize.
..
YARASA
Bir yanım gökyüzü bir yanım deniz
Dağların yükü ağırdır bilmezsin
Mor ateşler doluşur gözlerime
Gecenin uykusu kaçar
..
yeni adresler istiyorum;
hangi sokağın nereye çıktığını bilmediğim
kaybolmaktan hiç korkmadığım
Bahçesinde mor menekşelerin açtığı
penceresinden iyot kokulu rüzgarların girdiği
umuda bulanmış bembeyaz evler istiyorum..
..
Bir çiçek niye solar
Gonca iken göstermeden yüzünü
Neden daha bir kelebek
Ebrulî, hercaî,
Sarı, mor, mavi kanatlarla
Hiç konmamışken üstüne?
..
"Lüksemburg Tepelerinden Manzara"
Şu gecenin mor rengini, yıldızlar tamamlıyor o ahenkli fosforu
Cenneti andırır çayır çimen ve renkler şen şatrak neşe içinde
Bütün gam, keder, elem silinmiş sanki, ömür geçse de bitmez
Bütün arzular kamçılı, sefalar dizili, bekler her köşede bir sevgili.
2003-2004 *
..