Hemen her bahar rengârenk gelinciklerle
Yeşillik köpürten tarlaların taptaze otlarında
Sizi görür görmez sevinçten hoplardım
Sonra incitmeden küçücük avuçlarıma koyar
“Anneniz size telli pabuçlar almış” deyip
Bir rint çocuk coşkusuyla uç uçlar yapardım
Sen kaç bakalım mavimsi duygulum
Beni dolunay yalarken bakışlarımdan
Bugün ninniye gitti sevda, yorgunum
Bıktım, bir kedi gibi miyavlayıp duran
Çorak arazi çocuğu yakarışlarımdan
Kurumuş bir dal
Kadim bir yıla ait nal
Göl kıyısına terk edilmiş sandal
Suyu sızım sızım akan dargın bir çeşme
Hurdacıda gördüğüm her nesne
Üzer beni hep dostum
Ey yalnızlık! Kimilerine göre çileli
Giyenleri dağlayan cefalı bir kostümsün sen
Ama benim, kendimi bildim bileli
Peşimi hiç bırakmayan, tek vefalı dostumsun sen
Hemen her sabah, hanemle vedalaşır, yollara düşerim
Bitişler, ah o bitişler!
Her bitiş saman kokulu bir yitiş demekmiş
Bir de yitirmeyi
Düşünmeden tüllenirmiş
Sırça saray yavrusu başlangıçlar
Ellisinden sonra böyle mi oluyor ne
Bir garip bezginlik çöküyor sanki
Yaşı benim gibi elliyi geçenlerin
Doygunluk gölüne dönen gönlüne
Ne bileyim
Yuvarlanan bir üzüm tanesi kadar rahat
Doğal, bağlantısız, sempatik
Kendi hâlinde beklentisiz biri olmalıyım ben
Dahası bütün salkımları elimin tersiyle itmeliyim
Beslencem diyetsiz
Düşüncem aidiyetsiz olmalı benim
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!