Meryem Şahin Şiirleri - Şair Meryem Şahin

Meryem Şahin

Tecelligah olan şu, kalbim kararmış paslı
Aczimden silemedim, ya Rasul-i Kibriya

Şefaat diliyorum, ağlayarak ihlaslı
Cehlimden bilemedim, ya Rasul-i Kibriya

Devamını Oku
Meryem Şahin

kumlar kızgın yapış yapış ayaklarda
su! ah su! nerdesin
ağlasa bulutlar birdamla düşüversin
duman toprak damların üzerinde
bir türkü müydü?
/dumanlı dumanlı oy bizim eller/

Devamını Oku
Meryem Şahin

Eylül rüzgarının dağıttığı saçlarını taradı akşamın kızıl karanlığı. Gün, yüzünün pembeliğini ve saçlarının karasını alıp gitmişti. Ağır ağır yaklaşan gecenin nefesi kendini hissettirmeye başlamıştı bile. Yüzündeki kırışıklar yerini neşterlenmiş derin yarıklara bırakıyor gibiydi. Birazdan uyku vakti gelip çatacaktı. Uyumak gerekti. Sabaha daha dinç uyanmak için. Durdu, biten günün içinde nelerin birlikte yitip gittiğini düşündü. Gözünün içine baka baka çekip giden günün ardından bakakalmıştı sadece. Elinden hiçbir şey gelmemişti melül melül bakmaktan başka. Güne ve içindekilere hakim değil miydi gerçekte? Ya da olması gerekmez miydi? Öyle olduğunu sanıyordu ama az düşününce elinden gelenin sadece bakmak olduğunu anlamakta gecikmedi. Bakmak eylemi bile kendi iradesinde değildi aslında. Güç olmazsa hiçbir şey yoktu. Fakat güç herkesi ve her şeyi harekete geçiren, yahut hareketini engelleyen “Yüce Kuvvet”te idi. Kuvvetin sımsıkı kavrayışı altında tüm varlıkların, zemininde, bulunması gerektiği yerde bulunduğunu düşündü. Uyku vakti gelmesine rağmen uyumaktan ürktü ilk kez. Uyanık olmak gerekti. Çünkü uykuya dalındığında uyanık olanların saldırısına uğramak, ihtimal dışında değildi. Yağan yağmurun debisi yüksek sel sularına dönüşmesi gayet mümkündü. Ya da bir kıvılcımın çıkarabileceği dev alevler uyuyanı yutamaz mı idi? Hafif bir rüzgar bir kıvılcımı önüne katarsa kimbilir hangi çalı çırpıyı, dalı, ağacı, ormanı tutuşturmaya kafi gelmez miydi? Eylül rüzgarları estiğinde ayaklarının yere sağlam basması için uykunun sürüklemesine meydan okuması, dimdik ayakta kalması ve direnmesi gerektiğini idrak etti. Kararını verdi sonunda. Uyanık olmalı, uyumadan yaşamalı idi. Eylülün arkasına takıp getireceği ekim ve karakış fırtınalarını atlattıktan sonra gelecek yıla, baharın gülen yüzüne kavuşmanın başka yolu yoktu. Gün, siyah tüllerini örtünmeye hazırlanıyordu.

Devamını Oku
Meryem Şahin

Çalacak bir zil sesi telefonda
Yahut, yolun düşer de kapıma
Geçer misin penceremin önünden?

Beklemek düştü uzakta bana
Ve... ümidetmek yalnızca

Devamını Oku
Meryem Şahin

ne sen gittin bu şehirden
ne ben tutabildim ellerinden
ne içebildin ne içebildim çeşmelerinden
gel dedikçe gelmedin
gör dedikçe görmedin
bir türlü inmedin bu şehrin tepelerinden

Devamını Oku
Meryem Şahin

güneşe döndüm yüzümü
neylesin bana ay

dinletemem ki sözümü
deseler de ay..vay

Devamını Oku
Meryem Şahin

Şair nerede yazar şiirini,
Bileniniz gelsin beri
İlhamını bulduğu anda
Yakalar saçlarından
Köşebaşı olur bazen,
Bazen da umulmadık mekandır yeri

Devamını Oku
Meryem Şahin

Bir şair bir şaire demiş ki:
'gel seninle biz bir şiir yazalım
Mısralardan denizlerde yüzelim.
İlk harfleri ben yazayım
Sözcükleri kule gibi dizeyim.'

Devamını Oku
Meryem Şahin

Yürüdüm uzun ince dar yolları
Güneşsiz karanlık kaldırımları
Geçtiğim yerlerde dikenli teller
Her biri kopardı birer birer
Etlerimden birer parça
Kaldı geçtiğim yollarda

Devamını Oku
Meryem Şahin

Çok zaman var ki vurmuş idim şu gönlüme hatemi
İnfiali, sukuta kalbetmekle olmuş idim bahtiyar
Sanat-ı söz ile ruhuma dokununca nesr-i Hatemi
Eylenmez oldu kuşe-i dilde serair, aşikardır bi-ihtiyar

Devamını Oku