Sakalı uzun olanlar bu tarafa
Şu kadar santimin altında olanlar diğer yana
Başında eşarbı küçücük olanlar bu tarafa
Babaannelerin gibi olanlar diğer yana
Bu ne şimdi nasıl şiir mi diyorsunuz?
Ben de derim ki
Boyun büküp bakma öyle
Ne'n var çiçeğim söyle?
Yel mi vurdu yaprağına
Kar mı düştü dallarına?
gel seninle çiçekleri böcekleri yazalım
bulutların üstündeki toz pembe rüyalara dalalım
sevda bahçelerinden bir demet te biz alalım
ağlarmış çocuklar, yanarmış analar
babalar çaresiz beş milyon veren olursa eğer
düşünürmüş haysiyet mi? ... karnını doyuracak ekmek mi?
Bu sabah kapkara bir karga
Konmuş şu bahçe duvarına
Uzaktan anlaşılmaz ne yapar
Bir yandan durmadan “gaak”lar
Yaklaşınca gördüm ki gagalamakta
Renkli bir kesekağıdı parıldamakta
Şen şakrak çocuklar gibiyim bugün
Çocuklar gibi..
Kavak yelleri rüzgara kapılıp gitti
Uçan balonlar gibi...
Güneş uzattı kollarını, alacak kucağına
Rüzgar esti,yanağımı okşar gibi...
Badem ağaçları acelecidir biliriz ki.. bahar yüzünü gösterip, dudağından büyülü nefesini üfleyince hızlı bir telaş başlayıverir. Çizginin önünde sıralanmış start almayı bekleyen koşucular gibi baharın büyülü nefesini hisseden tabiat ardı ardına canlanıp gelişmeye başlar. Otlar uzun uzun uzamaya, çiçekler renklerinin en güzeli kendilerinde olsun arzusuyla, gelinlik kızlar gibi süslenmeye, karıncalar pencere önlerindeki saksılara dikilmiş siklamen çiçeklerinin diplerine iki parmak kalınlığında doluşup kaynaşarak yuva oluşturmaya başlarlar. Rüzgar her sabah kucağına aldığı bahar kokularını daha geniş alana yaymak için eser durmadan.
Ağaçların çiçeklenmesi ayrı bir bahardır baharın içinde bana göre. Pembe çiçekli dallar, beyaz gelinlik giymiş gibi duran ağaçlar, mor yağmurlar oluşturan erguvanlar, onlar da yarışın bir ucundan tutup koştururlar. Fakat eriklerle badem ağaçları bahardan yaza koşma yarışında ipi en önce göğüsleyen meyve ağaçları olur hep. Çiçekleri önce küçük pıtırcıklara dönüşür, sonra eriklerin içinde bademlerin kine, bademlerin de eriklerinkine zıt olarak dışında sert kısımlar oluşur. Hoş kokulu beyaz tül kadar narin yaprakları olan çiçeklerden nasıl bu kadar sert tatsız oluşum meydana geldiği bazen merakımızı canlandırır, bazen da şaşkınlığımızı konuşturur.
Bir de baharda uçurtma uçurur çocuklar. Uçurtmaların uzun iplerini bir çubuğun gövdesine dolayıp salıverirler gökyüzüne.. onu özgürlüğüne kavuşturur, kendisi de iradesi altındaki bir mahkumu özgürlüğüne kavuşturan yetkin bir kişidir artık. Özgürlük bahşetmenin kıvancını yaşar, ruhunu uçurtmanın varlığına yapıştırıp, ulaşılmaz alanlarda keşiflere çıkar, özgürlüğün tadını tadar. Gökyüzünde kuyruğunu kımıldatarak süzülen uçurtma rüzgarın ters bir tokadıyla badem ağaçlarının dallarına takılır. Çocuk kurtarmak için asılır, sallanan dallar erkenci olduğu için meyvelenmiş çiçeklerini döker pıtır pıtır..
Çocuk ikilemde kalır, taze bademleri mi toplayıp yemeli, yoksa ağaç dallarına dolanmış olan uçurtmasını mı kurtarmalıdır?
Sonunda karar verir, uçurtma onun en sevdiği oyuncağıdır, elinde olmasını ister, onun için mücadele vermesi gerektiğini düşünür, aynı zamanda kendi özgürlüğü de uçurtmada takılıdır çünkü. Birkaç dalın kırılması, yaprakların yolunması uçurtmanın tekrar ele geçip, özgürlüğe kavuşturulmasını sağlayabilir. Uçurtma çocuk için çok şey demektir. Badem ağaçları her zaman çiçeklerini bademlere çevirebilir. Çocuk onlardan ileriki zamanlarda yiyebilir. Fakat uçurtma öylemi ya? Yenisini yapsa olur mu? Evet yeni bir uçurtmaya daha sahip olacağı doğrudur fakat..İlk uçurduğu uçurtmayla birlikte gökyüzünün uçsuz bucaksız derinliğine yükselen çocuk ruhu dallarda takılı kalır.
Kurtarmalıdır onu…
uyandım sabah sabah çatıyorum sağa sola
neredesin ey sevgili ses ver artık bana
yetmez mi kaçışların durup versen mola
baharım kış boran oldu, gözlerim ağlar
yokluğun bir kor, yüreğimi durmadan dağlar
elini uzattı almak için
boşlukta asılı kaldı
kirli minik parmakları
kokladı uzun uzun
buram buram kokusunu
sıcak taze ekmeğin
İçi boşalmış ruhsuz bir beden
Derde derman olmazsa yar
Söyle ne gelir elden
Elinin tersiyle itmeler neden
Geceler güler gündüzler ağlar
Kır zincirlerin en sağlamını
Yolları aş ta gel
Bir heykelce sabitle gövdeni
Esen rüzgara
Süpüren süpürgelere engel
Bu Pazar da aksatma gelişlerini
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!