Ben en çok severken koşarım
Yaydan fırlayan ok gibi
Çocuğun elindeki uçurtma gibi
Fırtınada salınan gemi gibi
Yaşanmışlıkları koyardım kadehime
Öyle tutardım ..neyin var neyin yoksa
Ve yılgın ve bitik bir gündü,
Pencereyi araladığımda,aralık gülümsüyordu.
Oysa hiç de gülümsenecek bir şey bulamamışlığın kaybını
Direnmeden mi eyvallah diyecektim?
Ve dedim:Bu kez istemiyorum.
Evet, bu kez mücadele vermeksizin bir şeyler
Gizlenmiş bir bahar vardı arka bahçede.
Nergislerin içinde duruyordu.
Narindi, sarı ve beyaz renkler arasında yeşil bir iklimdi bu hayat onun için.
Bulunmak hiç bu kadar zorlaşmamıştı.
Kabuklu deniz istiridyesi gibi kırmızı günler saklıyordu içinde.
Ben sürekli bir kâbusun içindeyim
Uykum başkalarının korkusu
Işıkları çalınmış başka bir dünya daha..
Tanıştık, kırıla döküle
Yüzleşmekle seviştik ama yalnız
Susuş, uzun,yorgun,yaralı bir yolculuktu
Bana habire aşkı soruyor çocuklar...
Hiç yaşamadım diyorum...
Nasıl yaşadın diyorlar?
Deniz gibi diyorum...
Bildiğimiz deniz mi diyorlar?
Kısmen evet, insanlar inandıkları zaman bana gelilerdi... diyorum
Sessizdi,gözleri sanki bir sergide gibi etrafı izliyor,her ayrıntıda bir birleşme içine giriyordu.
Sonra ne olduysa bundan vazgeçti,sanırım sıkılmıştı.
Çocukluğu onu kendine esir ediyor,o giderken çocuk geliyor
Büyük bir boşluğun içinde kendi kendine şunları diyordu: "Hiçbir zaman hiçbir şey değişmeyecek."
Böyle bir sonucu karşısına alıp,ondan sanki korkunç bir şeymiş gibi titriyor,ürküyor hatta yeri geliyor mazlumlaşıyordu.
Sonra içinden:"Daima bir öksüzlüğün pençesi arasına sıkışmış ruhumla inzivada mı kalacağım? "diye hayıflanıyordu.
Bazen bazendir benzemez hiçbir şeye,
O öyle dolu ve boş bir bazendir ki;
Sağ elin sol eline kavuşmaz,
Uzanmaz hiçbir şeye.
Bazen bazendir benzemez hiçbir şeye,
O öyle uzak ve yakındır ki;
Biz ölümcül oyunlar oynuyorduk...
Güya hepsi sevgi içindi.
Kimsenin gelip bize ayrıca sevgi tasladığı da yoktu hani...
"İhanetin kanı niçin siyah akardı? " dedi, sanki odanın sessizliğe çığlıkla karşılık veren kısmı.
Öyle bir şey yoktu,güller de bazen siyahtı, ama seviliyordu.
Hem de hekes tarafından.
Benim küçük meleğim...
Ben seninleyim;
Çocukluğun oyuncaksızlığıyla,
Savaşların içindeki kana bulanan kar taneleriyim,
Gözyaşlarının yanı başında oturan bilfiil ihtiyarlık,
Alabildiğine hüzünlü bir şeyim;
benim de boynum yere değil, gökyüzüne bakar.
Kim bilir o'zaman bakışlarım da şaha kalkar.
Ayrıca acılarımda direnişten vazgeçer;
Geçer bağışlayamadığım bakışlar
Rüzgar gibi ömrümden...
Sönük siyahın adı da asil kalır.




-
Mısırlı Bir Öğrenciyim
Tüm Yorumlarkahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden