Kalbime ait -yaşanılan bir gerçeksin sen-sen tarifi pek mümkün bir duruş çağı,
Ama dokunulamayan bir günsün.
Ve hiçbir yere ait olmayan -bulunmak istenen bir gün.
Bir avuç deniz ya da kum; kendinden başka herkesin zamanını hatırlatan kayıp bir gün...
Sana daha önce demedim; ben film şeritlerini çok severim.
Biliyorum klişe ama "Hayatım gözümün önünden bir film şeridi gibi geçti"
Tam da bunu yaşatıyor bana...
Neden olmasın ki; iyilerle -kötülerle hayat yaşıyor insan;
Bana bunu anımsatıyor diye ölmem belki,ama düşüncelere dalarım...
Düşüncelere dalmak beni başkalarınca yaşlı kılıyormuş,
Anladım, samimi iki elin -iki kalpten niçin bu denli sevgiyle uzaklığını yalnız parmaklarına taktığını
Ve yaşamlarına aldığını,anladım.
Anladım şimdi yaprakların sensizliğini...
18.11.16.İstanbul
Nasılsın? dedi.
İyiyim. dedim.
Daha daha nasılsın? dedi.
Ay ve Güneş gibiyim... dedim.
Hepimiz öyleyiz; gece ve gündüz. dedi.
Ne bilmek isterdin? diye sordum.
Ne garip,aşk bir yüzücü gibi geliyor bana,iki aşık ve can simidi gibi geliyor.?
...
Tek başına ya da çift olarak denizin dibine dek yüzüyorsun sonra yüzeye çıkıyorsun...
Yani birbirini iyi tanıyan kalpler derin dertleşir;
Sonra havadan sudan normal cümleler için yüzeye kucaklaşmaya- gülüşmeye çıkar gibi, benzeyişler gelince aklıma,ne garip dedim şu aşk!
Kardeşler arasında da bu böyledir,anne ve baba yani tüm sevgiler değişikte olsa bir denizi bir yüzeyi vardır, kucaklaşmak için...
Her gün,her an,ve her şey içime öylece dolarken;
Kaldırımlara düşen her damla gibi,ölü bir serçe kalmaktansa;
Toprağa süzülen damlalar gibi,sana yeşermeyi,ve seni hissetmeyi seviyorum...
Sen de haklısın; kitaplara,filmlere,ve şarkılara benzetmiyorsun sen yaşamı
Çünkü kitaplar,filmler ve şarkılar hayatı hiç anlatmayı becerememiş sana göre
İşte bu yüzden sen hep haklısın...
Canım sıkılıyor... yine o berbat his geldi...bana sensizlikleri getiren his! ..
Gereksiz şeylerin hırçınlığını alıyorum içime,dilime hareketlerime,
aslında bunlar değil içimden kopanlar;
gelmeyenlerle biriken birçok şeyi kamufle etmek için yaptığım bir eylem,yersiz bir şey...
-
Yine sol gözüm- kaşım yıp yıp! Belli ki bir şeyler yine ters gitmek istiyor...
"Önemli olan senin bir sürü yaralarını ben sararım diyen birinin aşkı olmakmış...
Ben kendimi şimdi aşık filan hissetmiyorum.
Çünkü burada orman gökyüzüne dokunmuyor..."
15.08.16.İstanbul
Gece yatağa yatınca bir süre uyuyamadım...kovulmak mı zoruma gitmişti...
Yoksa onu görememek mi canımı daha çok yakmıştı, bilemiyorum...
Bildiğim; gurursuz bir aşk,aşktır derler ama...
İnsanın gururu kırılınca aşk,aşk mıdır acaba?
Daha vahimi ise insanın kendinden de kovulması iyileşebilir bir dert midir, bunu şimdilik bilemiyorum.
Bildiğim şeyler de daha çok; adalet,sevgi,özgürlük,şefkat,hoşgörü,saygı,ve insanlık vardır.
kahırede buyumek hakkınde sorularım var ıznınızden