Bazen yağmur, ardı çamur, peşin rüzgar
Solgun gönül, gamlı gönül, baykuş ve nal
Ömür yetmez, aşk tüneli ışık var
Meşe, kayın, çam ormanında yorgun dal.
Bazen gülüş, bazen duruş ve haykırış
Solmayan bahçemin çiçeği sensin
Kalbimdir doruğun, sevenim sensin
Aşkların vuslatı hicransız kalsın
Gül kokan sevgili, bedenim sensin.
Seviyorum seni katıksız bensiz
Takvimin yaprağı mazidir cana
Hayattır üfleyen bohçası sana
Aşkının trendi açarken vana
Kaç susuz gönül; su içti, kana...
Balmumu arayan balını buldu
Gönül pınarım akarken ovama gözlerim çöl
Sevinçlerdi sineme doğan
Ben; bir çınar ağacı
Zenginliğim: çocuk gönlüm
Baharda açan tomurcuklar
Hepsi sanki kelebek doğurdular.
Gönül gönül değildir, değeriyle görünmezse
Yiğit özüyle taşır, çakallarda örünmezse
Gönüllerdir ahlakın safça altından değeri
Haydi iz bırak tarihe: gönül süslü at eyeri.
Ey leş yiyen çakallar, hesap kapanır sen sanma
Takvimler ömürü
Sayarken
Günler geçiyor
Sürükleniyor ardınca
Yıllar suyla akıyor
Maziye karışan ati
Kaç diken tutmuş yorulan ayağı
Uğraşsan çıkmaz kanarken şakağı
Puşttan konuşan kahreden kırağı
Uyanık ol sen radar kurmuş ağı.
Namerdin merde borcudur uzanan
Aşkını taşıyan rüzgarın sandı
Gamına bulanan körpe bir candı
Aklımı başımdan aldın sen dilber
Yıkılan virane bendeki andı. .
Bedende tenindi görünen bana
Altıncı his, feraset
Hisseder ilhamıyla
Keskin bir bakış
Havada dolanan
Renksiz koku
Doğru dokunuş insana
Sabrımda bekleyen sessiz hüzünlerim vardı.
Sonbaharda sararan bir yaprak gibi
Ağacı saran gazel gibi tutunuyordum içime.
Çiğ; ateşte yanmadan pişmez
ve ben,
Külde yoğrulurken yangınımın örtüsü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!