Ruhumun rengi, beyazdan latif
Kafesdir vucut, kapalı: atıf
Nefisden uzak, düşlere sıcak
Gezdir bedeni, bedensiz ocak.
Yürüyen bedenim, yalnızda kaldım
Arındım, soyundum, üryanı buldum
Hasretten pranga eskittim durdum
Bir bilsen, bir bilsen kendimi buldum.
Aklımdır kalbime kulluğa giden
Ey Hayat,
Seni nasıl tasvir edeyim?
Bukalemun yüzün var...
Beyazla başlayan döngün,
Renklerine bürünürken
Yavaş yavaş siyah çaldın.
Zahiri tatsan da yetimdir mana
Uğraşır durursun yıllar boyunca
Gece ne gündüz ne sorar durursun
Adem ne, insan ne arar durursun
Sevgiden aşkdan uzaksa gönüller
Yar'e koşarken
Karda izsiz yürüyen var.
Hayat!
Oynama
Riyasız saf gönülden
Hayatın içinde değirmen taşı,
Ezerken gönlümde bir diri kaldı.
Kışlar, yağmurlar ve boranlar,
Vurunca ayağım hep sana kaydı.
Kaç düştük sarıldık bugünden yarına
Haydi gönül, pasın ver, yıkalım kaleleri,
Riyadan maskeleri, oyalım taş kuleleri.
Suyun bendini yıksın; celallen, susma artık;
Oyun içinde oyun... Görelim oyunları.
Rüzgârı üfleyen el, gaipten uzandı bak
Uludağ'dan mana
Hem dünyevi
Hem uhrevi.
Dünya malı yağan kar
Seyreyle, bak
Mihrabım oldun, aşka yüz sürdüm,
Yalandan uzak, doğru dil kimde?
Çözemediğim gönül var bende
Yöneldim, sustum kalbim arınsın.
Yüreğim susmaz, hakka yönelir
Siyaset gününü ararken şafağı unutmasın,
Bebeler ağlamasın, hayat yolunu bulsun
Meyve dalında dururken, ama vicdan tekamül arasın, kör kalmasın.
Söz, makamda yankılanırken,
Vicdanın ölçsün, hakla yoğrulsun.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!